• resmi ilanlar
Fatma Marmara [email protected]

MAKROLARDA GİZLENEN ANILAR DÖKÜLDÜ, MİTHAT HİTİT’E ÖZEL 1.Bölüm

12.10.2015 00:00:02

 

Makro fotoğrafların arasında gizliydi onun dünyası. Soft, pastel renklerin naif geçişinde saklıydı gördükleri. Zarafetle, ahenkle o renklerin içinde dans ediyordu vurgulamak istedikleri. O anları seyrederken dalgın, buğulu, yaşlı gözler, O eserlerin sahibi için dökülmüştü titreyen dudaklardan hüzünlü sözler. Derneğin taşındığı yeni binasında, onun anısına yapılan bu sene ki sezon açılışında.

Duvarda ki dev ekranda gülen gözlerle bize, arkadaşlarına, dostlarına, ailesine bakıyordu ama bizim yaşlarla dolan gözlerimiz, adeta gülümsemeyi unutmuştu. Ne çok güzel anısı vardı, orada ki herkesin Makro Fotoğraf Sanatçısı Mithat Hitit’le. Var olmasına vardı da cümleler kilitlenmişti hüzünle. O makroların arasından döküldü yine anılar ve gözyaşları, özlem eşliğinde.

Ne çok seveni varmıştı ki doldu tamamen derneğin salonu. Mithat Hitit’e ait sunum başlamadan önce konuşmaya ilk başlayan BOFSAD Başkanı Seza Vardallı oldu.

“Onu anlatmak, böyle bir konuşmayı yapmak çok zor” demişti. “Mithat Abi kendimi bildim bileli tanıdığım, sevdiğim bir abimizdir. Çok iyi bir insandı. Farklı bir kişiliği vardı. Alışılagelmiş şeyleri hiç sevmezdi. Tıpkı Gölcük’te ki o evin fotoğraflarından hoşlanmadığı gibi. O tür fotoğrafları gördüğü zamanda bu duygusunu açıkça ve her zaman söylerdi. Randevularına biraz geç kaldığından, ilk Yedigöller’e gidişimizde, yedi araçla kapısının önünde yaklaşık 45 dakika kadar beklemiştik. Mithat Abi geldi ve yola çıkmıştık” diye bahsetti buruk bir tebessümle. İrem Oğuz’un bozulan lensine üzüldüğünü görüp, kendisinin kullandığı lensi hiç düşünmeden verişinden bahsederken, bir kez daha aradı gözler, o iyi kalpli insanı.

En yakın dostu ve en çok etkilenenlerden biriydi Hamza Canbaş. Onunla ilgili anılardan bahsederken düğümlenen boğazında, titreyen dudaklarında görülüyordu yaşadıklarını anlatmanın zorluğu. 

İlk tanıştıkları gün, yaptıkları yolculukta dinledikleri müzik üzerine arabayı kenara çektirip ‘Gel, seni tebrik edip öpeyim’ dediğini anlattı. “Ben çok özlüyorum. Aklımdan hiç çıkmıyor. Çoğu zaman ‘Hadi sen gel aşağıda bekle, ben geliyorum’ derdi. Hakikat pastanesinde beklerdim ama hiç saatime bakmazdım, ne kadar bekleyeceğimi bilmediğimden. Genelde de uzun beklerdim. Şimdi bazen yine orada oturuyorum, hala da bekliyorum ama onun gelmeyeceğini de biliyorum aslında.” Diye devam etti titreyen sesiyle. “Mithat Abinin fotoğrafları tesadüfen çekilmiş fotoğraflar değil, ciddi anlamda tamamen emek harcayandı. Onun için doğal materyaller toplayan kişiydi. O fotoğrafların her bir karesi esasında, kendi dünyasında yaşadığı, kendi dünyasını anlatan karelerdi. İlk başta Mithat Abinin çektiği net bir alan var ama bizlerden sakladığı flu alanlarda da başka şeyleri vardı. Ona heyecan veren. Asıl dikkat edilmesi gereken nokta o!”

Durmuş Şahar anlatırken çok eskiye dayanan dostluklarını, elinde ilk fotoğraf makinesi BOFSAD la tanışmasına da değinmişti.

“Hayat bu maalesef, yüzlerce anı var. Çok mutluyum aslında onu tanıdığıma “ demişti. “Sergilerinin açılması, o hevesle yeni bir yaşama başlaması, hele böyle bir dernekte, bu arkadaşlarla beraber olması, gerçekten çok müthiş bir olay.” 

Yeni tanıştıkları dönemde gidilen Yedigöller gezisinden bahsederken Onur Güven, ellerini sıkıyordu, ağlamadan anlatabilmek için güç almak istercesine ellerinden.

“Yedigöller’de bir şeyler çekmeye çalıştım. Sonra bana ‘Gel beraber seçelim’ dedi. Daha ikinci görüşmemdi. Gittik oturduk seçtik. Sonra bunları flaşa at dedi, attım. Sunuma gelirken getiririm dedi. Sunuma gelirken unutmuş. Bir hafta sonra ki sunumda geçen hafta göstermemiştik diye sonradan eklemişti. Gece serinlikte oturmayı çok seviyordu. Çay içmeyi çok seviyordu. O nedenle sık sık buluşur, parklarda oturur, sohbet ederdik.”

Devam edecek.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: