• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

AĞAÇTAKİ ÇOCUK

18.07.2012 00:20:59

 Yaklaşık 35 yıl önceydi.  

Henüz Bolu’nun dışına çıkmamış, gurbetle tanışmamıştım.

Yine böyle yaz günleri… Evimizin hemen yanı başındaki Baysal Camisinin ışıklarına bakıyorum… Şerefelerde ışıklar yansın, top patlasın ve bir an önce o muhteşem iftar sofrasına oturalım diye…

Hatırlıyorum o günleri bir hüzün basıyor…

Yazın gittiğimiz Baysal Camisinde, caminin imamı rahmetli İbrahim Amca’nın sabırla bize öğretmeye çalıştığı namaz sureleri, dini bilgiler…

Oruç tutuyor olmamıza rağmen, Gazipaşa İlkokulunun bahçesinde yapılan maçlar, sonra da (şimdi Lale Parka çevrilen) havuzlu bahçenin çeşmelerinde susuzluğumuzu gidermek için yapılan ağız çalkalamalar…

En güzeli de yaklaşan iftar saatini karşılamak üzere yapılan muziplikler…

Sanki kandırmayı başarabilecekmişiz gibi, havuzlu bahçenin yanındaki dut ve ıhlamur ağaçlarına çıkıp, iftardan önce ezan okumalar…

Ailemiz çok zengin değildi. Babam çimento fabrikasında çalışır, annem de çevredeki hanımlar için evde terzilik yapardı.

Ama ramazan geldiği zaman o sofralarımızda ki zenginlik değme saray sofralarına taş çıkartırdı. Ramazanla birlikte sofralarımızın da bereketi artardı.

Ramazan geceleri mahallenin çocuklarıyla birlikte gittiğimiz teravih namazlarından sonra ver elini İtfaiye Çay Bahçesi… (İtiraf etmek gerekirse, bazen de evden camiye gidiyoruz diye çıkıp, camiye uğramadan yapılan kaytarmalar…)

İtfaiyeci ağabeylerle birlikte geç saatlere kadar yapılan sohbetler, oynanan oyunlar, anlatılan hikayeler…

Sahur vakti yataktan gözlerim yarı kapalı kalkıp annemin hazırladığı (şimdilerde adına brunch dedikleri öğle yemeği ile birleştirilmiş kahvaltı gibi) o muhteşem yer sofrasına oturuşum…

İçtiğim mis kokulu demli çay, yüzlerinde sevginin eksik olmadığı, birbirlerini gururla bağrına basan dört kişilik o güzel aile…

Babamı hatırlıyorum… Rahmetliyi…

Dindardı. Haramdan ölesiye korkardı. Çıkarcı değildi.İnançlarını bir rozet gibi takıp sağda solda böbürlenmeyi asla sevmezdi. Kendinden kötü durumda olanlara elinden geldiğince yardım ederdi. Ne kadar zor durumda kalırsa kalsın onu hep şükrederken gördüm. İnanmanın ve dindarlığın huzurunu ve bereketini onda gördüm.

O günlerde tuttuğum oruçların, oturduğum iftar sofralarının, yaptığımız sohbetlerin, oynadığımız oyunların huzurunu hiç unutmadım.

Yine bir yaz, yine bir Ramazan…

Sanırım,bugün, bir kez daha aynı huzur ve mutlulukla iftar yapabilmeyi hepimiz isteriz. Ancak o huzuru hissedenler, dilerim, onu gereksiz öfkelerle bozmazlar…

 

 

YORUMLAR  (Toplam 2 yorum)

  • fatma davarcıoğlu  (20.07.2012 16:50:50)

    son derece yalın ve samimi bir dille ne güzel yazmışsınız yine, ama benim en sevdiğim kısım burası oldu. ellerize sağlık. "Dindardı.... Çıkarcı değildi.İnançlarını bir rozet gibi takıp sağda solda böbürlenmeyi asla sevmezdi."

  • Mesut Güler  (19.07.2012 01:39:32)

    Hoş bir yazı, teşekkür ederim. Hayat kısa, dünyaya güzel gözle bakan güzel şeyler görüyor. Ramazan..İftarlar..Sahurlar, bütün bu güzellikleri çocuklarımız ile birlikta yaşamak önemli, akraba ve komşularımız ile birlikte yaşamak önemli. Büyükler olarak minik beyinlerde güzel izler bırakmak önemli. Sağlıcakla..

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: