
Rahmi Tamer Özçelik
rahmitamer@hotmail.com
Belki dikkatinizi çekmiştir…
“Sivil Toplum Kuruluşu” halk arasında en çok kullanılan kavramların başında gelir.
Ağzımıza sakız ettiğimiz bu kelimelerin anlamı nedir? Ne işe yararlar?
Sorsanız herkesin bir cevabı vardır.
Sanırım ortak cevap şu olacaktır:
“Çeşitli konularda, ortak düşüncelere sahip kimselerin bir araya gelerek oluşturdukları ve mensuplarının menfaatlerini koruyan, aynı zamanda sistemin eksikliklerini tamamlayıcı
bir rol üstlenen, kar amacı gütmeyen kurumsal yapılardır.”
Kuruluş konuları farklılıklar gösterse de hepsinin dayandığı temel felsefe " Birlikten Güç Doğar" ya da “Bir Elin Nesi Var? İki Elin Sesi Var” atasözlerinde rahatlıkla görülebilir.
Bu ortak cevap doğrultusunda değerlendirdiğimizde, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından olan STK’ ları;
ü Toplum yararına çalışmalı,
ü Demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmalı,
ü Ekonomik çıkar gözetmeksizin devletten ayrı hareket ederek, siyasal iradeyi ve yönetimi kamuoyu oluşturmak suretiyle etkileyebilmelidir.
ü Özel alan ve devlet veya otorite arasında duran aracı bir varlık olmalıdır.
Peki Türkiye’de STK’ larının durumu nedir?
Çalışmaları yeterli mi ?
Halkı gerektiği şekilde örgütleyip bilgilendirebiliyorlar mı?
Hizmet ettikleri nokta ne ?
*****
Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının birçok sorunu vardır. Bunlar, katılım ve bilgi eksikliği, mali kaynak yetersizliği, kendi içlerindeki hoşgörü eksikliği, ideolojik özelliklerini ön plana çıkarma, eleman ve altyapı yetersizliği, sivil toplum kuruluşları arasındaki koordinesizliktir.
Bu sorunların en başında da, mali kaynak yetersizliği gelmektedir. Bunun en büyük nedenlerinden biri, sanırım kamuoyu desteğinin yetersizliğidir. Avrupa ülkelerinde nüfusun yaklaşık % 10’u STK’ lara destek verirken, ne yazık ki ülkemizde bu oranın % 1’ ler civarında olduğu belirtilmektedir.
Ülkemizdeki vatandaş modelini ele aldığımızda; itaat eden, devlet ne diyorsa doğrudur diyen, bir takım , bir örgüt olmaktan ziyade, karizmatik yapıdaki liderleri takip etmeyi seven, sesini çıkarmaktan çok, bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesini güden bir model olduğunu görürüz. Böyle bir vatandaş kitlesi eskiden beri STK’na kuşkulu bir şekilde yaklaşmış ve onları potansiyel bir suçlu olarak görmüştür.
İşte böyle bir vatandaş yapısından sivil toplum yaratmak oldukça güç olacaktır. Ancak sürü toplum yaratabilirsiniz. Sivil toplum olmak için yaratıcı olmak, bir araya gelip yeni şeyler üretmek, ezberlemek yerine öğrenmek ve öğrendiğini uygulamak, kendi üstündeki güce değil, kendi gücüne inanan bireyler olmak lazım.
Sivil Toplum Kuruluşları; yetersiz kamuoyu desteğinin yarattığı bu olumsuz durumlar ve bazı kuruluşların kişisel çıkarlara alet edilmesi neticesinde, özerkliklerini kaybetmek uğruna devlete ve gücü elinde tutan makamlara yaslanmaya çalışmaktadırlar. Ortaya çıkacak bu güdümlü yapı ise, ancak temsil edilen toplumsal kesimlerin otoritenin güdümüne girmesine aracı olacaktır.
Bu da, SİVİL kelimesini tanımlayan en önemli özellik olan “devletin dışında olmak” ilkesine ters düşecektir.
*****
Bunun örneklerini ülkemizde, hatta yaşadığımız şehirde bile sıklıkla görmek mümkündür.
Örneğin:
Devletten vergi muafiyeti almış bir emekli derneğinin, yüksek ücretler mukabilinde görev yapan üst düzey yöneticileri, üyelerinin çıkarları uğruna devletin sağladığı bu imkandan vazgeçebilirler mi?
Örneğin:
Geçimini sağlamak için belirli çevrelerin onayına ihtiyaç duyan meslek sahiplerinin tabi olduğu meslek odasındaki yöneticiler, üyelerinin çıkarlarını hiçe sayarak doğru bildiklerini söyleyebilirler mi?
Biraz düşünürseniz bu örnekleri kolaylıkla çoğaltabilirsiniz.
Ama şunu da unutmamalıyız ki;
Bizlerin taleplerinin dile getirilmesi ve dikkate alınması, ayrıca çoğulcu bir toplum yapısının sağlanması ancak ve ancak STK’nın yardımı ile olacaktır.
Biraz kısa yapsaydınız iyi olurmuş
abii çok uzun bee 2 sayfa çıkar
ben size söyliyeyim STK lar ne yapar..bol bol aidat toplar vermeyen üyelerini çok güzel icraya verir..devlette bazı kanunlarla(amme alacakları kanunu) buna çanak tutar..en tepedeki adamların aldıkları maaşları bir araştırsanız gerçeği görürsünüz...






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!