• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

KAPİTALİZM

05.09.2012 09:50:12

 

Son zamanların en çok kullanılan ve en geçerli deyimlerinden biri olan kapitalizmi hep anlamaya çalışmışımdır. Ama ne yazık ki sizlere aktaracağım şu hikayeyi okuyana kadar, kapitalizmi anlamadığımı anladım.

 

“Mevsim yaz, aylardan Ağustos ayı…
Riviera kıyısında küçük bir kasaba, kasabada yaz sezonu. Ancak yağmur yağıyor yani kasaba bomboş.
Herkesin borcu var ve kredi ile yaşıyorlar.
Şans eseri bir otele, oligark olarak adlandırılan zengin Ruslardan biri geliyor ve resepsiyona 100 $ bırakıp, odaya bakmaya çıkıyor.
Otel sahibi parayı hemen alıp, et marketine olan borcunu ödüyor.
Market sahibi 100$ kaparak, hemen toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor.
Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren kıza götürüyor.
Kız parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor…
Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100$ parasını alarak kasabayı terk ediyor.
Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor…
Fakat tüm kasaba borçlarından kurtuluyor ve geleceğe ümitle bakıyor…!!

 

İşte kapitalizm de böyle bir şey……….

 

Dünya üzerindeki bütün servetin büyük çoğunluğunu elinde bulunduran küresel zenginlerin sahip oldukları büyük sermaye ve üretim imkanları ile dünya ticaretini yönetmeleri, kimin batacağına, kimin çıkacağına karar vermeleri…

 

Düşünsenize yukarıda anlattığım hikayede, Rus zengin odaya çıkmadan geri gelse ve kasabayı terk etmeye karar verse, her şey eskisi gibi borç harç içinde yürüyecek.

 

İşte dünya üzerinde de bu küresel zenginleri hikayedeki Rus’a benzetebiliriz. Ürettikleri ürünleri pazarlamak için aynı anda tüm dünyaya para pompalıyorlar. Tabii ki belli bir kar koyarak, yani faiz uygulayarak…

Para nereye gidiyor? Gayet basit… Ürettikleri küresel markaları satın almaya…

İki taraftan da kazanç var. Hem paradan, hem satıştan…

Peki kızarlarsa ne oluyor? Rus’un vazgeçmesi gibi, kızdıklarına verdikleri parayı geri alıyor ya da para pompalamayı kesiyor.

Sonuç, ekonomik kriz.

 

Yıllardır böyle olmadı mı?

İhtiyacımız olan her konuda kapitalizmin beşiği Amerika’ya koşmadık mı?

Bir şeye ihtiyacımız olur, para yok. Devreye büyük ağabey girer:

“- Merak etme senin ihtiyacın bende, ben sana veririm.

  - İyi de benim param yok.

 - Düşündüğün şeye bak, ben sana para da veririm. Sen bunu faizi ile birlikte yavaş yavaş ödersin. Ama bir tek şartım var. Bu parayı sadece benden alacağın ürünler için kullanacaksın.”

Sonra bu kredilerin adına çeşit çeşit isimler koyarlar. Sonra da kızdıkları zaman sizde demokrasi yok, parayı da malı da kesiyorum derler.

Peki ne yapacağız?

Almışız malı, kullanmamız lazım. Ama yedek parça, bakım, teknoloji hepsi onlarda.

O zaman mecburen demokrasiyi öğreneceğiz. Ne öğretirlerse tamam diyeceğiz.

 

Yeri gelmişken kapitalizmin tanımını bir de fıkra ile yapalım.

“Çocuğa öğretmeni tarafından kapitalizm ile ilgili bir ödev verilir.

Bunun üzerine çocuk babasına sorar :
- Baba, kapitalizm nedir ?
Baba da söyle der:
- Bak oğlum, ben çalışıyorum ve eve para getiriyorum , sizlerin bakıcısına maaş ödüyorum. Sizlerin ve evin ihtiyacı için annene para veriyorum. O zaman ben bir işverenim.
Annen ise benden aldığı paralarla senin ve kardeşinin rahatlığını , mutluluğunu sağlamak için uğraşıp  ve evin ihtiyaçlarını görüyor, öyleyse o da devlettir. Sen ve kardeşin ise halkı oluşturuyorsunuz. Bakıcınız da aldığı maaşın gereği sizinle ilgileniyor, o da işçi sınıfıdır.
İşte kapitalizm de bunların uyumlu bir şekilde işleyişidir.

Ve oğluna bunları izlemesi ve kavraması için süre verir.

Bu arada bir gece, kardeşinin ağlaması ile çocuk uyanır ve kardeşinin altını pislettiğini görür.

Hemen anne babasının odasına koşar, ama odada bir tek annesi vardır o da uyumaktadır. Ne yaparsa yapsın bir türlü uyandıramaz. Bunun üzerine bakıcısının odasına gider. Kapıyı açtığında babasını bakıcıyla birlikte görür . Bunun üzerine kardeşinin altını kendisi değiştirmeye karar verir ama, ne yaparsa yapsın beceremez ve pislikler her tarafa bulaşır.

Ertesi sabah baba kahvaltıda neşeli bir şekilde  çocuğuna kapitalizmi anlayıp anlamadığını sorar.

Çocuk da;

Çok iyi anladığını söyler ve anlatır:

- Halk pisliğe bulaşmış bir türlü kurtulamıyor,  işveren işçinin üzerine çıkmış, işçi inim inim inliyor,  devlet ise horul horul uyuyor, hiçbir şeyi duymuyor.

İşte kapitalizm budur…



 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: