BİRAZ DA GÜLELİM…

17.04.2013 00:15:46

Kadın her yaşta akıllıdır

Hastanenin telefonu çalar. Arayan yaşlı bir büyükannedir. Çekingen bir sesle sorar:

- Bir hastanın durumu hakkında bilgi verebilecek biriyle görüşmem mümkün mü?

- Ben size yardımcı olayım tatlı teyzeciğim. Hastanın adı ve oda numarası nedir?

Büyükanne yorgun ve titrek sesiyle cevap verir:

- Halime Kaya. Oda numarası 302.

- Siz birkaç dakika hatta kalın, ben hemşirelerden bilgi alayım teyzeciğim.

Birkaç dakika sonra operatör konuşmaya başlar:

- Haberler iyi teyzeciğim. Hemşire bana Halime hanımın durumunun gayet iyi olduğunu söyledi. Tansiyonu ve kalbi çok iyiymiş. Doktor Sami bey onu Salı günü taburcu etmeyi düşünüyormuş.

- Sağ olun ne güzel haberler verdiniz. Öyle endişeleniyordum ki! Allah razı olsun evladım.

- Bir şey değil teyzeciğim. Halime hanım kızınız mı?

- Yok evladım. Halime Kaya benim… Hiç kimse bana bir şey söylemiyor da…

Baba ile oğul

Sevgili babacığım,

Burada telefon haTLarı bozuk, arayamadım o nedenle yazıyorum.

KaTLanılması zor bir durumdayım, aTLatabilmek için biraz destek gerek.

Bir anlamda lastik paTLadı diye düşünebilirsin. Durumu anlamışsındır artık.

Anneme de söyle, eTLi pilavını çok özledim. OĞLUN

Sevgili Oğlum,

Ne kadar NAHif olduğunu düşünüyor, bunu kalbinin temizliğine yoruyorum.

Annenle tatildeyiz, bilumum köy, kasaba, NAHiye geziyoruz. Annene kalsa NAHçıvan’a kadar gideceğiz. Hatlar düzelsin telefonla da görüşürüz. BABAN

Dede ile torun

- Dede..?

- Efendim.

- Sen evlenirken nenemden elektrik aldın mı?

- Yok bizim zamanımızda elektrik yoktu.

- Nasıl yani..?

- Gaz lambası vardı. Gaza geldim aldım…

Doğum

85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir.
Doğumhaneden çıkan doktor söyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama
sorar:
- içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?
- Evet, eşim.
Doktor şaşırır…

- Ama bayan 25 yaşlarında...
- Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız ki, baba olamaz mıyım yani?
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de.
- Nesi varmış dedenizin?
- Kendisi av meraklısı idi. Sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi ısrar etti ve hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...

Yaşlı adam şaşırır:

- Olur mu öyle şey, başkası vurmuştur onu.
- Ha şunu bileydin.Ben de onu anlatmaya çalışıyorum ya işte…

Ayı ve adam

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş. "Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş.

Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayıda adamın üzerine atlamış. Ayı pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam "ALLAHIM!!!" diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:

- "Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş.

Adam utanç içinde:

-"Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki ayıyı dindar yapabilirsiniz." demiş.

Ses:

- "Peki." diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Her şey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş ve konuşmaya başlamış:

- "ALLAHIM, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere.. :))