• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

TOPLUMSAL KANIT İLKESİ

26.03.2014 00:00:01

1964 yılında New York’ta, Amerikan kamuoyunu sarsacak ve sonra da, tüm sosyal psikoloji kitaplarına girecek bir cinayet işlenmiştir.

“Genç bir kadın, evine doğru yürümektedir. Genç kadının arkasından tecavüz amaçlı yaklaşan bir erkek, bıçağıyla kadını tehdit eder. Kadın, karşı koyar ve bağırarak yardım ister. Tecavüzcü, kadını bıçaklar ve kaçar. Daha sonra, etraftan bir ses çıkmadığını gören tecavüzcü, tekrar geri döner. Sürünerek evine doğru gitmeye çalışan genç kadın, tekrar bağırır. Bu bağırmaya, sokaktaki evlerin bazılarının ışıkları yanar. Bundan korkan saldırgan, kadını tekrar bıçaklar ve kaçar. Ancak, yardıma kimse gelmez. Bundan cesaret alan tecavüzcü, genç kadının yanına tekrar gelerek, bağırarak yardım istemekte olan genç kadına son bıçak darbelerini de indirir ve karanlıkta kaybolur.”

Daha sonra polislerin görgü şahitleri ile yaptığı konuşmalarda, 38 kişinin olayı gördüğü belirlenir. Yapılan araştırmalardan anlaşılır ki, genç kadının yardım için ilk bağırışının duyulması ile tecavüzcünün genç kadını en son bıçaklayıp kaçması arasında otuz beş dakika geçmiştir. Kadın, bu süre içinde devamlı yardım istemiş ama kimse yardıma gelmemiştir. Olayı gören 38 kişiden hiç kimse, saldırıyı polise ihbar etmemiştir.

Kamuoyunu rahatsız eden bu olay, sosyal bilimlerle ilgilenen Bibb Latane ve John Darley isimli iki sosyal bilimci profesörün dikkatini çeker.

Latane ve Darley, bu olayda şahitlerin duyarsız kalmasını sadece “görgü tanıklarının korkmasına” bağlamazlar. Bazı deneyler ve araştırmalar yaparak, olayla ilgili hipotezler ileri sürerler. Buna göre;


1- Bir kişi, kalabalık bir ortamda yardıma ihtiyaç duyacak şekilde zor bir duruma düşerse, çevredeki her bir kişi diğerinin olayla ilgileneceğini düşünür ve dolayısıyla kalabalık ortamda yardım edilecek kişi için bireyin (yardım edecek kişinin) potansiyel sorumluluğu azalır.

2- Çoğu kişi için acil bir durum, gerçekten de acil bir durum gibi görünmez. Sokakta yatan adam; kalp krizi mi geçirmiştir, yoksa alkolden sızıp kalmış bir sarhoş mudur? Eğer evin içinde isek, sokaktan gelen bir ses; bir silah sesi midir, yoksa bir arabanın egzozu mudur? Bitişik daireden gelen gürültü; polisi çağıracak kadar önemli bir kavga mıdır, yoksa hiç kimsenin karışmaması gereken ve birazdan bitecek olan bir karı koca münakaşası mıdır? Eğer yardım ederse, aslında yanlış anladığı olaydan dolayı utanacak mıdır?

Bu gibi durumlarda, olaya şahit olan insanlar, diğer kişilere bakar. Diğerleri ne yaparsa onlar da onu yapar. Kalabalık ortamda bir kişi yere düştüğünde, diğer kişilerde düşen kişiye yardım etmeye yönelik bir telaş yoksa onlar da telaşlanacak bir şey olmadığını düşünür, diğerleri gibi davranır ve düşen kişiye yardımcı olmaz.

Sosyal bilimlerde, işte bu duruma “TOPLUMSAL KANIT İLKESİ” denmekteymiş.

Bu ilke toplumumuzun özeti gibi…

Yıllardır başına gelenlere sesini çıkarmayan, binlerce şehidini toprağa verirken dut yemiş bülbüle dönen toplumumuzun son günlerde ki bu hareketliliği sanırım ancak böyle özetlenebilir

Cahil, bencil, kendinden emin olmayan ve inandığını söyleyemeyen bireylerden kurulu toplumlar her zaman ezilmeye mahkûm olmuşlardır.

 

.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: