BİR BOLULU’NUN DÖNEL KAVŞAKLA İMTİHANI

09.07.2014 00:00:01

Hasbelkader bir ay önce kendi aracımızla Budapeşte’nin de dâhil olduğu on beş günlük genişletilmiş bir Balkan turu gerçekleştirdik.

Toplam 5000 km. 10 ülke…

Böyle bir tur gerçekleştirmek isteyen olur diye, bu konudaki tecrübelerimi imkân oldukça sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Ama bu haftaki yazımda asıl bahsetmek istediğim konu trafik…

Tabii ki yolculuğa başlamadan önce epey çalıştık.

İzlenecek rotalar, önemli telefonlar, başkalarının tecrübeleri ve en önemlisi de trafik kuralları…

Geçen sene yapmış olduğumuz daha kısa süreli Yunanistan ve Makedonya turundan tecrübemiz olsa da, rotamız uzun olduğu için konularımızı iyi ezberledik.

Hız limitleri, gündüz farların açık olması, park konuları, yaya geçitleri, bisiklet yolları vb.

Ama yine de bilmeme rağmen, dönel kavşaktaki öncelik hakkı konusunda Bolu’daki alışkanlıklarım beni yalnız bırakmadı.

İlk olarak, Belgrad’da navigasyonumuzun çalışmaması nedeniyle kalacağımız apartı ararken karşılaştığımız bir dönel kavşakta trafiği kilitlemeyi başardım.

Alışmışız memleketten, Anıtpark’ın oradaki kavşaktan…

Öncelik kavşağa girenin olmasına rağmen daldık kavşağa bodoslama… İyi bir fren sesi duydum ama ne dediler artık bilmiyorum…

Bu seferde kavşaktan çıkış problem… Bekliyorum adam geçsin diye, adamcağız bir türlü geçmiyor… Diyorum ki ne saygılı insanlar, yabancı plaka diye yol veriyorlar… Hala uyanamadım tabii…

Derken diğer şoför “geçsene be adam” dercesine sert bir hareket yapınca önceliğin bende olduğunu hatırladım…

Ama dikkatinizi çekerim, her şeye rağmen adamlar bir kere olsun kornaya basmadılar.

Neyse Budapeşte ve Dubrovnik’ te de böyle birkaç sınav verdikten sonra konuya adapte oldum…

Arnavutluk’ta Puke’de trafik polisiyle yaptığımız bir tartışma daha doğrusu tartışamama (çünkü Arnavutça’dan başka bir dil bilmediği için o bize bağırdı biz ona ve sonunda o pes etti ve bizi gönderdi) ve Kosova gümrüğünde beklerken, 70-80 yaşlarında bir amcanın yanında eşiyle birlikte kullandığı aracın bizim aracımıza toslaması dışında ( ne yazık ki amca vurduğunun bile farkında değildi ve arabadan inmeye bile tenezzül etmedi, biz de bir hasar olmadığı için üzerinde durmadık) bir problemle karşılaşmadan memlekete döndük.

Ertesi gün Karaçayır’a giderken bizim meşhur Anıtpark’taki dönel kavşağa işimiz düştü yine…

Bu sefer iyice alıştık ya yurt dışında… Hemen durdum yol verdim kavşağa girmiş araçlara…

Onlar geçerken ben de huzurlu bir şekilde kurallara uymanın rahatlığını yaşıyordum ki, o anda arkadan gelen korna sesleri ve “hay sana o ehliyeti verenin…” bağrışları ile memleketime geldiğimi anladım.

******

Trafik Kanunun 57. maddesi kavşaklardaki geçiş hakkını düzenler. Bu maddenin b bendinin 6. fıkrası "Dönel kavşağa gelen sürücüler dönel kavşak içindeki araçlara yol vermek zorundadır" der.
Aslında oldukça basit gibi görünen bu madde hakkıyla uygulanırsa trafikte hayatımız çok kolaylaşır. Ama uygulamazsak tam bir keşmekeşin içinde buluruz kendimizi. Yani dönel kavşak insanı vezir de eder rezil de. Bende olduğu gibi:)))
Devletin özellikle de yerel yöneticilerin bu konuda sürücüleri bilgilendirip, dönel kavşağın mantığını tekrar tekrar anlatması lazım…