
Rahmi Tamer Özçelik
rahmitamer@hotmail.com
Son günlerde dikkatimi çeken hususlardan biri de, üst düzey yöneticilerin sorumlu oldukları kurumların önüne geçmeleri…
Kurumların internet sayfasına bakarsanız bunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Özellikle de kamu kurumlarında ve sivil toplum kuruluşlarında…
Yapılan işler, projeler kurumun değil de, sanki o yöneticininmiş gibi bir hava yaratılıyor…
Yöneticiler hep kurumun önüne geçiyor… Kurum o kişilerle anılmaya başlıyor…
Böyle olunca da yapılan işler kurumların asli görevlerinden çıkıp, gelen yöneticinin “gördünüz mü bakın ben neler yapıyorum” gösterisi oluyor…
Sanki o yöneticiler olmazsa yapılan işler olmayacak, o kurumda çalışanlar hiçbir şey beceremeyecek…
Kurum ve proje özne olması gerekirken, ne yazık ki yöneticiler özne oluyor.
Sonuçta da hiç bir proje kalıcı olamıyor, haber ve reklam olmaktan öteye gidemiyor…
Çünkü o yönetici gittikten sonra, hiç kimse bir başkasının ismini ön plana çıkaran o işi sahiplenmek istemiyor. Sadece kendisine bir yararı olacak işin ucundan tutuyor, istediğini aldıktan sonra da o işi Allaha emanet bırakıp yoluna devam ediyor.
Sonuçta devlet kesesinden kendi reklamını yapan, halkla ilişkilerde ve tanıtımda etkin olan, medya ile iyi ilişkiler kuran yöneticiler, kamuoyuna “başarılı yönetici” olarak anılıyor.
Bıraktığı kurumun başarısı veya devamlılığı onu pek ilgilendirmiyor…
Sanırım bunun önüne geçebilmenin tek yolu da örgüt kültürünü kamuda yerleştirebilmektir. Onun için gerçekleşen bir projede (tabir-i caizse) kaymak yemek gerekiyorsa, o kaymağı projenin asıl sahipleri yani o projede emeği geçenler yemelidir. "Şahsiyetler kurum kültürünün önüne geçmemeli, onu geliştirici olmalıdır…"
Kamuda ve sivil toplum kuruluşlarında sürdürülebilir bir başarı istiyorsak eğer:
Yöneticiler, kendilerini ön plana çıkarmaktansa, sonuç alan ve gelişen bir topluluk tasarlamalıdır.
Ve onlar, bir toplumun veya bir organizasyonun kurtarıcıya ihtiyaç duymamasını sağlamaya çalışmalıdır.
Unutmamalı ki, “fedakarlık çiçeğin köküdür.”






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!