• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

BİLGİ SAHİBİ OLMADAN KANAAT SAHİBİ OLMAK

28.01.2015 00:00:02

Bizim memleketin (memleket tabirini istediğiniz kadar açabilirsiniz; köy, kasaba, şehir, ülke, bölge…) en önemli özelliklerinden biridir, başkası hakkında konuşmak yani dedikodu yapmak…

En çok prim yapan şeydir dedikodu bu topraklarda…

İyi de sattırır…

Neredeyse bütün ulusal gazetelerin bir köşesi, bir eki vardır…

Yakın zamanda Bolu’muzda da bazı yerel gazeteler bunu göz ardı etmedi ve yer ayırmaya başladı…

Hatta günümüzde dedikodu internetin de sayesinde küresel bir hal almaya başladı. İnternet ortamında yapılan sohbetlerdeki bazı masum dedikodular ışık hızıyla yayılmaya başladı.

Aslında herkes sohbet mahiyetinde dedikodu yapıyordur, yapacaktır da… Bunun önüne geçmek oldukça zor… Çünkü dedikodu, sosyal bir olgu ve insanın varoluşundan beri süregelmekte…

Hani derler ya… Sokaktaki sıradan insan dedikodu yapsa ayıp, aydınlar yapsa eleştiri, gazeteciler yapsa haber olur…

Ama esas olan, bu sohbetlerde araya yalan yanlış bilgilerin, hakaretlerin karıştırılmamasıdır. “Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmamaktır.”

Eğer böyle bir durum varsa, yani yalan yanlış, yıkıcı bir dedikoduysa, bu durum toplumsal bir mutsuzluğun ve düşüncesizliğin tipik göstergesidir.

Bu şekilde dedikodu yapanların çoğuna baktığınızda, bu işin temelinde kişisel beklentiler ve kıskançlıklar yattığını rahatlıkla görürsünüz.

Hayatta bir baltaya sap olamamış mutsuz insanlar geçmişte yaşar. Başlarına ne geldiğinden ve hayatın zorluklarından söz etmeyi sever. Bu konular hakkında konuşacak şeyleri kalmayınca da, başkalarının hayatlarına göz dikip bu şekilde dedikodu yapmaya başlar.

Ne diyelim; zeki insanlar fikirlerden, orta seviye zekâya sahip bireyler olaylardan, düşük zekâ seviyesindekiler ise insanlardan konuşurlar…

İki adam bir bilgenin karşısına çıkmış. Bilge, karşısında duran iki adamı ilgiyle süzerek, “sorun nedir?” diye sormuş.

Adamlardan biri diğerine işaret ederek,”bu adam, yaptığı dedikodularla sadece benim şöhretimi mahvetmekle kalmadı, bu köydeki pek çok insanın da canını yaktı.” demiş.

Öteki hemen atılmış: “Üzgünüm… Böyle olsun istememiştim. Tüm söylediklerimi geri alıyorum ve bunu telafi etmek istiyorum.”

“Peki” demiş bilge. “Telafi etmek istiyorsan kuş tüyü bir yastık al, gel.

“Nasıl yani?”

“Dediğimi yaparsan anlayacaksın.”

Ertesi gün adam anlam veremese de yastığı alıp bilgenin yanına gitmiş. Bilge ile birlikte köye yüksekten bakan bir yere çıkmışlar. Bilge, adamın eline bir makas vermiş ve yastığı kesip içindeki tüyleri boşaltmasını söylemiş. Yastıktan boşalan tüyler rüzgârla birlikte etrafa savrulunca, “şimdi,” demiş bilge,

“Bunların hepsini toplayıp bana getir.”

Adam şaşkınlıkla, “Ama bu mümkün değil!” diye cevap vermiş.
“Baksanıza, duvarların ardındaki bahçelere kadar savruldular. Öyle geniş bir alana yayıldılar ki, bunların hepsini toplamak imkânsız…”

“Tıpkı başkalarının hakkında sarf ettiğin sözler gibi” demiş bilge,

Evet imkânsız. Çıkardığın dedikoduyu telafi etmenin imkânsız olduğu gibi…”

 

 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • yüksel özdemir  (29.01.2015 10:02:29)

    yazınızı okudum çok güzel konuya değinmişsiniz zaten yazılarınızı takip ediyorum çok beğeniyoruz

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: