• resmi ilanlar
Rahmi Tamer Özçelik [email protected]

TİLKİNİN ORUCU

01.07.2015 00:00:02

Şu mübarek Ramazan ayını icra ederken, gazeteler, televizyonlar, çevredekiler derken aklıma aşağıdaki fıkra geldi…

Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür. Açtır ama şüphelenir... Kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak. Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır. Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi…

Tilkiye sorar: ‘Ne yapıyorsun dostum?’
Tilki cevap verir: ‘Hiç… Yatıyorum.’
-Burada bir but var.
-Evet var.
-Neden yemedin?
Tilki sakince cevap verir: ‘Bu gün orucum’
Kurt kendinden emin: ‘Ben yiyeyim o zaman’
Tilki: ‘Buyur afiyet olsun’ der.
Kurt but’a uzanır uzanmaz bir patlama, ortalık toz duman, kurt yaralı, hareketsiz, 10 metre uzakta, perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye başlar.
Bunu gören kurt; ‘lan şerefsiz hanı oruçtun?’
Tilki pişkin pişkin:‘Biraz önce top patladı duymadın mı ?

*****

Bu fıkra halimizi ne güzel de anlatıyor…

Şu güzel dinimizi işimize geldiği gibi nasıl da kullanıyoruz.

Adam beş vakit camiden çıkmıyor, ama iş paraya geldi mi yetimin hakkını yemeden edemiyor…

Müslüman’ım diyor, masumları katletmekten korkmuyor…

Evli ama zina etmeden duramıyor… Bir de utanmadan abdestsiz dolaşmam abi diyor…

Bunları istediğiniz gibi çoğaltabilirsiniz… Sadece etrafınıza bakmanız yeterli…

Her şeyin farkında olan muktedirler ise, kılını kıpırdatmıyor…

Çünkü işine gelmiyor… Dini kullandıkça gücüne güç katıyor…

Aslında bu durum ortaçağ Avrupa’sının o karanlık dönemine benziyor…

Okula giden herkes bilir… Hepimize öğrettiler o dönemleri… Reform ve Rönesans dönemlerini…

O dönemde her şey kilisenin, din adamlarının baskısı ve denetimi altındaydı…

Kiliseyle bürokratlar arasında karşılıklı bir çıkar ilişkisi vardı. Din adamları ve onlarla ilişkisi olan devlet adamları gittikçe zenginleşiyor, kiliseden korkan halk ise açlık ve sefalet içinde yaşamaya çalışıyordu.

O çağlarda, Türk ve İslâm dünyası her alanda Avrupa’dan ileriydi.

Bu durum insan aklının, insan vicdanının isyanına kadar sürdü. Ama sonuçta akıl ve vicdan kazandı. Bu baskıcı ve menfaatçi güç yıkıldı ve bedelini ağır ödedi…

*****

Aslında bizdeki durum Cumhuriyet sonrası laikliği tam olarak anlayamamamızdan kaynaklanıyor.

İşine gelmeyenler laikliği dinsizlikle eş değer tutarken, kendisinin laik olduğunu iddia edenler ise masum dindarları yobazlıkla suçladılar.

Kimisi laikliği bayrak yaptı, kimisi dini… Ve her dönem birileri kazandı…

Olan vicdanı hür, aklı hür olarak yaşamak isteyen vatandaşa oldu…

Olan bu memleketin kaynaklarına oldu…

 

Ne diyelim tarih tekerrürden ibarettir. Eninde sonunda vicdan ve akıl galip gelecektir.

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: