
Rahmi Tamer Özçelik
rahmitamer@hotmail.com
Şüphesiz sosyal medya dünyanın en büyük gücü olmaya aday…
Çok kısa bir sürede kitleleri sokağa dökebildiği gibi, en mahrem, en gizli bilgileri de ele geçirmek için biçilmiş kaftan…
Hepiniz karşılaşmışsınızdır…
Sosyal medyada sizi test eden, genel kültürünüze not veren, zekânızı ölçen birçok testle…
Sağlıklı olup olmadığınızdan, ne kadar yaşayacağınıza kadar birçok konuda sorularla karşılaşır, aldığınız yanıtlara göre de hayatınıza bir çeki düzen vermeye çalışırsınız…
Birinin bizimle ilgilenmesi, bizi tanımaya çalışması hoşumuza gider, gururumuzu okşar. Testler de bir açıdan bunu yapmaktadırlar. Ayrıca bu testlerin sonucunu sosyal medyadan paylaşarak insanların bizim hakkımızdaki düşüncelerini de etkileme şansımız olduğunu düşünürüz. Dolayısıyla kendimizi kötü hissettiren test sonuçlarını yaymazken, kendimizi iyi hissettirenleri yayarız.
Peki, hiç düşündünüz mü?
“Normal şartlarda bilimsel bir testin oluşturulabilmesi için uzun ve zahmetli, hatta oldukça maliyetli bir süreç gerekirken neden bu testler sosyal medyada ücretsiz olarak dağıtılıyor?”
“Gerçekten bilimsel bir değeri var mı?”
“Bunu hazırlayan şirketlerin, internet sitelerinin ya da kişilerin bu işten kazancı ne?”
Bu konuda bir araştırma yapılmış ve ilginç sonuçlara ulaşılmış…
Öncelikle ziyaretçi kazanıyorlar elbette. Ziyaretçi sayısı arttıkça da şirketlerin reklam gelirleri artıyor. Ancak bu gelir, buzdağının sadece görünen kısmı.
Normalde bir kurum ya da şirket size özel hayatınız, değerleriniz, alışkanlıklarınız, beğenileriniz vs. hakkında sorular sorsa belki çekinirsiniz ya da şüphelenirsiniz. Ancak konu eğlenceli bir test olunca davranış şekliniz değişir. Hatta testin sonucunun doğru olabilmesi için olabildiğince içten cevaplar verirsiniz. Bütün bu bilgiler de pazarlama şirketleri için eşsiz değerdedir.
Bu testler aynı zamanda şirketler için birer direkt pazarlama fırsatıdırlar. Birçoğunda reklam mesajları adeta gözünüzün içine sokulur. Reklamları kapatabilmek için sürekli (x) düğmesini arayıp durursunuz.
Bu araştırma da insanların bu testlere neden bu kadar çok eğilimli oldukları da araştırılmış…
Ayna benliği Amerikalı sosyolog Charles Cooley’in 1900’lerin başında geliştirdiği ve halen kabul gören bir kavrammış. Cooley’e göre insanlar sadece başkalarının kendileri hakkında ne düşündüklerine önem vermekle kalmazlar, davranışlarını da buna göre ayarlarlarmış. Nasıl bir insan olduğumuz hakkındaki fikrimiz, kendimize bakışımızla başkalarının bize bakışının sürekli etkileşimleri sonucunda ortaya çıkarmış. Özellikle orta öğrenim yaşlarında bu konudaki takıntılar zirveye ulaşır, ancak sonrasında yetişkinlikte de devam edermiş.
İşte, sürekli olarak insanlara daha fazla şey satma uğraşında olan şirketler ise, bahsedilen bu testleri hazırlarken, kişiler ile çevreleri arasındaki bu bağı ticari çıkarları için kullanmaya çalışıyorlar. İnsan psikolojisi ve düşünce mekanizmalarının “zayıf” taraflarını kullanarak mallarını pazarlıyorlar. Bu zayıf taraflarımızdan bir tanesi de, başkaları tarafından nasıl göründüğümüze verdiğimiz önem.
Araştırmanın sonucunda şöyle bir tavsiyede de bulunuluyor…
“Öncelikle İnternet’te girdiğiniz her sitenin, yaptığınız her tıklamanın, verdiğiniz her bilginin bir yerlerde kaydediliyor olduğu ihtimalini hiç akıldan çıkartmamak lazım. Şifre girerek bir üyelik oluşturmanızı isteyen sitelere karşı her zaman tedbirli olun. Kişisel bilgilerinizi isteyen sitelerin, bu bilgileri sizin izniniz olmaksızın paylaşabileceğini unutmayın. Banka veya kredi kartı hesap bilgilerinizi isteyen testleri kullanmayın. Eğer herhangi bir İnternet sitenin güvenilirliğinden emin değilseniz, şu sitede sıralanmış araçları kullanarak kontrol edebilirsiniz.”






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!