
Ayşe KUDU
boluexpress@hotmail.com
Efenim, insanların algıları kendi geçmiş yaşantısına, ailesinin tutumlarına, ailesinin bakış açısına kısaca kendi geçmişine göre şekillenir. Yaşadığımız bir olay kendi bakış açımızla doğru olabilir ancak her zaman sadece kendi bakışımızı içerdiği için eksik kalacaktır. Dolayısıyla, eksik olan bakış açımız bizi her zaman eksik kılar ve mükemmel bir varlık olamayız.
…
Yaradılışa göre mükemmel de yaratılmamışızdır zaten. Evrime göre bulunduğumuz döneme, ana en uyumlu olan hayatta kalmaya devam eder ama bu durum anlıktır. Yani şartlar değiştiğinde kişinin uyumu, uyumsuzluk olarak algılanabilir ve kişi hayatla mücadele etmeye başlar. Çoğumuzun bildiği Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre de durum böyledir. İnsan sürekli olarak eksilerini artı haline getirerek kendini gerçekleştirmeye çalışır. Ancak bu durum birinci basamaktaki fiziksel ihtiyaçları doyurulduktan sonra bile yine var olacağından anlık olarak gerçekleşir ve değişir. Kendimizi gerçekleştirdiğimizi sandığımız an eksilerimiz ortaya çıkmaya başlar. 21 Haziranda en uzun gündüzü yaşamamızla gündüz sürelerinin kısalmaya başlaması gibi.
…
‘’Olmak ya da olmamak işte tüm mesele bu’’ derken Hamlet Shakespeare adlı oyununda, zıtlıklar içinde yaşadığımız dünyada zıtlıkların bir arada olamayacağını belirtmiştir belki. Mutlu olduğumuz an mutsuzluk kelimesi ne kadar anlamsızsa, kendimizi mükemmel hissetmek için giriştiğimiz çabalar, uğraşlar mükemmele ulaştığımız an, mükemmel olmamaya başlamanın bir başlangıcı belki de.
…
Ama insan olarak her zaman mükemmel davrandığımızı sanar ve mükemmel olduğumuzu düşündüğümüz insanlarla (olumlu geri dönüt vererek, pohpohlayarak sevildiğini düşünenler) tanışır gerçekçilikten uzaklaşırız. Nevrotik davranışlara sebep olan düşünce yapısını değiştirmek, gerçekle karşılaştığında kendini yetersiz hissedip kaygı yaşayan insan için zordur. Egolarımızın peşinden gitmek en kolayı, en tatlısı; zor olan ise Mevlana'nın Yedi Öğüdü:
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülülükte deniz gibi ol.
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN, YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL.
Dipnot: Ham olarak dünyaya geldik ve olgunlaşma ve algılama düzeyimize göre sürekli pişiyoruz… Yanma sürecini yaşamadan yandığımızı zannetmememiz dileklerimle…






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!