• resmi ilanlar
Ayşe KUDU [email protected]

Monotonluğun Güncesi

03.10.2013 00:29:55

 

Efenim,  sabah saat 07.00’de telefonun (eskiden çalar saatti) alarmının çalmaya başlamasıyla gözlerimi dünyaya yeni gelmiş bir çocuk gibi olmasa da açarım. Bir beklentim yoktur günden, çünkü beni nelerin beklediğini bilirim az çok. Güne işte yine başlıyoruz diye başladığımda duygu durumumun gün boyu nötr olduğunu farkettim geçenlerde. Bir değişiklik yapayım dedim. Evet, bugün beni neler bekliyor acaba diyerek uyandığımda daha heyecanlı olduğumu gördüm tabi bu heyecan öğleden sonra 2 gibi hala herşeyin aynı gitmesiyle azalarak son buldu. Ama sabahları daha fazla olan enerjim insanların daha fazla güldüğünü keşfettim. Bu benim enerjim miydi? Evet sanırım oydu. Nerede kaybetmiştim ki ben onu. Çocukluğumun kırılan oyuncaklarında mı, gençliğimin gerçekliğinde mi yoksa kabullendiğim monoton hayatımda mı? Cevabı vermek zor.

Her neyse, yumurtayı soymaya başladığımda kaç senedir kahvaltıda yumurta yediğim geldi aklıma. Annemin biz okula giderken soyduğu yumurtalar gibiydi elimdeki de. Bir an şaşırdım. Gerçekten de alışkanlıklarımız sorgusuz sualsiz devam ediyordu. Annem geldi sonra gözümün önüne. Sabahları okula yetiştirmek için erken kalkması ve beni uyandırmak için abartısız on dakika uğraşması. Ve babam. Beni okula yetiştirmek için yavaş yavaş yememden dolayı iki dakika bir saatine bakması. O zaman da bu kadar tekdüze miydi hayat?

Tek dizelikten yakındığıma bakmayın. Bir yanda farklı şeyler yapma isteği var evet ama bir yanda da değişime karşı direnç. O kadar alışmışım ki bu hayata sanki normali bu gibi. Enerjim gücüm insan içine çıkmaya yetmeyecekmiş gibi. Şunun da farkındayım ki; monotonluk devam ettikçe enerjim hiç artmayacak. Çünkü bana enerji veren herhangi bir sebep yok.

Kahvaltımı yaptıktan sonra arabama binip işe gidiyorum. Böylece yolda da insan görüp ayaküstü sohbet etme ihtimalim azalıyor. Vücudum ise enerji kaynağı üretemiyor hareket edemediği için. İşe varıyorum bu düşüncelerle. Öyle ki, her sabah bir yanda bu düşüncelerin oluşturduğu pişmanlık, diğer yanda aynı olayları yaşama ve hatta aynı düşünceleri düşünme sürecinin devam edişi beni çatışmalar, çelişkiler içerisinde bırakıyor. Kendime güveniyor muyum diye soruyorum kendime. Bilmem yaşıyorum işte. Güven o kadar yaşama etki etmiyor şimdilik.

...

Masa başında geçen saatler dakika, dakikalar saniye oluyor. Biten mesai saatinin ardından geldiğim yoldan bu sefer ters yöne gidiyorum. Yol o kadar otomatikleşmiş ki, değişen ne var diye sorsalar. Bir şey mi var ki diye cevaplarım sanırım.

Eve vardıktan sonra yemeğimi yapıp yerim ve o esnada haberleri izlerim. Daha sonra ise bir belgesel günümü farklı kılar. Her gün farklı bir belgesel olduğu için o da. Sanki televizyonun sorumluluğunu ben almışım gibi takip ederim onu. Ve on bir de uyuma vaktim gelir.

 

Dipnot: Hafızanızı monoton hayatın tek dizeliğinde kaybetmemek için farklı olana EVET.

YORUMLAR  (Toplam 2 yorum)

  • Ayşe Kudu  (07.02.2014 03:03:03)

    Ne güzel ne güzel...Keyifli günler efinim:)

  • kamil OĞUZ  (04.10.2013 00:10:21)

    Ayşe hanım,güne bu güzel yazınızı okuyarak başladım.Haahlısınız tekdüzelik bir süre sonra iyice sıkıcı oluyor.Bence en iyisi hafta sonlarını civar ilçelerde ve mümkünse dostlarla veya diğer aile bireyleriyle geçirmek.Hayırlı günler dilerim.

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: