Olgunlaşma

18.12.2014 00:00:01

Efenim, okullarda 7.sınıf öğrencilerine yönelik yaptığımız Ergenlik Dönemi sunumlarında gözlemlere baktığımızda; Kız öğrencilerin erkek öğrencilerden daha uzun olduğu, kendilerini ifade etmede kız öğrencilerin daha soyut, düşünsel, olgun cevaplar verdiği, erkeklerin çocuksu davranışlarının devam ettiği, dürtülerini kontrol edemedikleri görülmüştür. Bu gözlemler sonucu kızların erkeklerden daha önce ergenlik dönemine girdiği somutlaşmıştır. Kişilik özellikleri sorulduğunda ise, kızlar ve erkekler kendilerini en çok sabırlı bir kişilik olarak ifade etmişlerdir.

…

Ergenlik deyince erkek öğrencilerin aklına daha çok hormonla ilgili terimler gelirken, kız öğrencilerin aklına daha çok değişim, gelişim gibi sözcükler gelmektedir. Erkek öğrencilere sorulan sorulara daha yaratıcı, üretken ve sunudan bağımsız cevaplar verebilirken, kız öğrenciler sunudan yardım alarak, çekimser davranarak cevap verme eğilimde oldukları görülmüştür. Ergenlik çocuksuluğu öldürmekte ve yaratıcılığa ket mi vurmaktadır?

…

Bu sorunun cevabını tam olarak veremesek de olgunlaşmanın çocuksuluğunu kaybetmek anlamına gelen kişilerde yaratıcık düzeyini bir incelemek gerekir. Ergenlik bir nevi, olmasını istediklerimiz ile olması gerekenler arasına sıkışmışlık anlamına gelebilmektedir.

…

Ergenlik bir durum değil bir süreçtir. Birey ergenlik döneminde çocuksu kimliğini yetişkin bir kimlik haline getirmek için çabalar. Bu çabalama yaşama göre kısa döneme göre uzun bir süreci kapsar. Bir yanda hormonların gelişimi, bir yanda fiziksel özelliklerin değişimi, bir yanda kademe atlayan beyin, bir yanda değişen sosyal çevre algısı, bir yanda duygusallıkların artışı; bir de bunların yanında ben kimim soruları, meslek seçimi, gelecek planlaması, çevrenin olgunluk bekleme isteği, etiketlemeler, arkadaşlık ve aile ilişkileri… Yani demem o ki, şimdiye kadar farkında olarak hayatında geçireceği en büyük fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal, psikolojik gelişme ile birlikte ortaya çıkan ve ergenin ilgilenmesi gereken işler…

…

Bu dönemde fiziksel görünüm benlik saygısını belirler. Ergen, ne kadar bakımlı, güzel görünürse kendilik algısı o kadar olumlu olur. Bu nedenledir ki evden çıkmalar uzun bir süreçtir. Ergen daha kendisini anlayamadığı için ailesinin, çevresindekilerinin de onu anlayamadığını düşünür. Anlaşılamamak mümkün değildir. Ailelerin bu noktada biraz daha sabırlı olması ve ergene kendini keşfetmesi için zaman bırakması gerekebilir.

…

Zihinsel gelişimi sonucu ergenin olaylar olmadan sonunu kestirme yeteneğini artar, problemlere çözüm üretebilir ve empati yeteneği artar. Bu kadar empatik olan bir kişinin duygusal kırılmaları da oldukça fazladır. Arkadaşlarının, ailesinin söylediği cümleler kişide oldukça etki yaratır. Bu dönemde ergenler yaşadıkları gelişimlerden dolayı korku, kaygı ve öfke duyguları ortaya çıkar. Aileye bir birey olduğunu kanıtlamak için öfke duyguları yaşar. Çelişkili duyguların görüldüğü bu dönemde hem yalnız kalma hem de bir gruba ait olmak ister. Hem ailesini beğenmeme hem de onlara ihtiyaç duyma durumları yaşar. Arkadaşlarıyla konuşmak, sohbet etmek son derece keyifli iken bu durum ailesine geldiğinde ‘‘dünyada neler oluyor, onlar ne söylüyor’’ tarzı düşüncelerle keyif alamayabilir. Artık onun için dünyada değişim yaratma zamanıdır.

Dipnot: Ergenler, çocukluklarını içinde saklayan yetişkinlerdir.