• resmi ilanlar
Dr.Ahsen SAÇLI

NÜKLEER ENERJİYE DE KARŞIYIZ! (2)

14.06.2012 00:55:41

5 Haziran “Dünya Çevre Günü”… Bu hafta aynı zamanda “Çevre Koruma Haftası”… Bu kadar önemli bir konunun bir haftaya sıkıştırılması elbette mümkün değil. Ancak farkındalık yaratması açısından çok önemli. Bu arada geçen hafta Artvin’de bir Sempozyuma katıldım. Doğal güzellik açısından muhteşem bir bölge olmakla birlikte Çoruh Nehri üzerine yapılan, birbirine yakın birkaç tane birden Hidroelektrik Santrali görünce içim sızladı. Kimi inşaat halinde, kiminde su tutumuna yeni başlanmış. Çoruh resmen çamur gibi akıyor. O güzel bitki örtüsünün, doğal yaşam alanlarının, su tutumu tamamlandıktan sonra alacağı hali düşündükçe içim ürperiyor… Bunu hatırlattıktan sonra biz nükleer konusuna dönelim.

Nükleer enerji konusunda en önemli kandırmacalardan bir tanesi yerli enerji olarak kabul edilmesidir. Öncelikle dünyadaki toplam uranyum rezervlerinin şu anda hiç yeni nükleer santral kurulmasa da mevcut santrallerle ancak 50 yıl yeteceği ileri sürülmektedir. Türkiye’de 10.000 ton uranyum ile 380.000 ton toryum bulunmaktadır. Fakat bulunan uranyumun sadece 100 tonu nükleer santrallerde kullanılabilen uranyum 235 olduğu, geri kalanının uranyum 238 olduğu ve bunun nükleer santrallerde kullanılamadığı bilinmektedir. Uranyum 238’in uranyum 235’e dönüştürülmesi gerekmektedir. Bunun teknolojisi de tabii ki bizde yok! Toryum’la çalışan nükleer santral ise henüz yok.

Şimdi bir hesap yapalım: örneğin, nükleer santral teknolojisini satın aldık. TRIPS Antlaşmasına göre fikri ve sınaî mülkiyet hakları nedeniyle teknolojiyi aldığımız ülkeye uzun zaman (teknolojisine göre 10 yıl ile 25 yıl arasında değişen sürelerde ki zaten nükleer santrallerin de ortalama 50-60 yıl kullanım ömrü var) her yıl belli miktarda para ödeyeceğiz. Sonra teknolojisini aldığımız ülkeye eğitim için dönemler halinde personel göndereceğiz. Buna da belli miktarlarda para ödeyeceğiz. Sonra çalıştırmaya başlayacağız ama bizde ki hammadde uygun olmadığından uygun hale getirmek için teknolojiye sahip olan ülkeye uygunlaştırma için gönderecek ya da her zamanki gibi dışarıdan hammadde satın alacağız. Buna da önemli miktarlarda para ödeyeceğiz. Sonra diyelim bir arıza oldu, yedek parça ve düzeltme bilgisi yine santrali satın aldığımız ülkede olduğundan, onlara başvuracağız. Tamir, yedek parça ve bakım masraflarına da para ödeyeceğiz. Ayrıca işletim masraflarını da ekleyin. Bir de atıklarının yok edilmesi ki nasıl yok edileceği bilinmiyor bile. Sonra da deprem, sel gibi doğal afetler ve insan hatası olmasın diye dua edeceğiz. Bu saydıklarım ilk anda akla gelenler… Şimdi sorarım size bunun neresi yerli ve yenilenebilir, üstelik UCUZ ?   Dikkat ederseniz buraya kadar çevresel etkilerinden bahsetmedim bile… Ayrıca nükleer santrali kapattım dediğinizde kapanmıyor. Santralin çekirdeğinde bulunan radyoaktif madde bazen onlarca yıl tepkimeye girmeye devam ediyor. Dolayısıyla etrafa radyoaktivite yaymaya devam ediyor.

Şimdi ben bunları yazıyorum diye taş devrine dönelim demiyorum tabi ki. Bazı okuyucular da öyle bir düşünce ortaya çıkabilir. Ama merak etmeyin alternatif olarak kullanılabilecek enerji türlerini de sizlerle paylaşacağım. Eminim ki sizlerde ikna olacaksınız. Yani çevrecilik, hükümetlerin, çok uluslu şirketlerin ya da holdinglerin sizi inandırdığı gibi, ikna ettiği gibi kötü ya da aptalca bir şey değil! Buna emin olun lütfen…

 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • Okur  (22.06.2012 10:00:11)

    Bİz de size ve çevreci edebiyatı ile ülkemizi yıllardır teknolojiyi kullanmaktan alıkoyan anlayışa karşıyız. Biz çevreci olacağız edebiyatı ile oyalanırken çevreci dediğiniz batı 70lerden beri nükleer enerji kullanıyor. Tabi dünyada çevreci olması gereken sadece Türkiye...

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: