• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

SİHİRLİ FORMÜL

27.03.2012 19:33:56

      Yaşadığı uzun hayat macerası yüzünde derin izler oluşturmuştu. Kırış, kırış olmuş göz kapaklarının altında küçücük kalmış ama pırıl, pırıl bakan bir göz, bembeyaz sakallarının üstünde tebessüm eden bir dudakla,huzur ve tevekkül içinde öylece oturuyordu.

    -Yanına gidip selam verdim. Yüzündeki tebessüm büyüdü. “Aleyküm selam” dedi. Nasılsınız, ne yapıyorsunuz? Diye sondum. O evine gitmek için otobüs bekleyen birinin rahatlığı ile   “Sıramı bekliyorum.”  Dedi.

      Ölümü böylesine sindirmiş ve kendine hedef olarak koymuş birinin yaşama sevincini tamamen yitirmiş, Dünya ile ilgi ve alakasını kesmiş olduğunu düşündüm.

     - Amca gönül yaşlanmaz derler ama doğrumudur? Gönlünden gençliğinde yaptığın şeyleri yine yeniden yapmak geçiyor mu? Diye sordum.

     -Geçmiyor. Ben onları yaşıyorum. Dedi. Şaşırdım.

     -Öylemi ! Peki, nasıl yaşıyorsun?

     -Bak oğlum. Dünya değişmez. İnsanların işte şunlar, şunlar değişti dediği şeyler, bizim kendi elimizle değiştirdiğimiz şeylerdir. Şimdiki gençler hayatın güzelliklerini fark edemiyor. Kendilerine yaşamak adına garip heyecanlar arıyorlar.

        Bir genç ayağının ucuna bağladığı esnek bir iple kedini yüksek bir yerden atıyor. Tam yere çakılacakken ip onu tutuyor. Sağ salim yere indikten sonra da zafer çığlıkları atıyor, hayat işte bu.  Bu heyecanı yaşamayan kendini yaşadım saymasın diyor.

        Aslında bu genç hayatı çok seviyor. Ölümden de bir o kadar korkuyor. Yaşadığını anlayabilmek için önce intihar ediyor. Sonra kurtulmanın sevincinde hayatın güzelliğini arıyor.

       Bu kafalar karpuz ceviz ağacında yetişse, kargalar bülbül gibi ötse, insanın hiç çişi gelmese, hayat daha güzel olurdu diye düşünüyorlar.

       Oysa Yüce Mevla her şeyi ne kadar güzel yaratmış. Görüyor, duyuyor, tadıyor ve mutlu oluyorsun.

       Yağmur yağınca toprak 70 sene evvel nasıl kokuyorsa, yine öyle kokuyor. Bir dostla sohbet etmenin tadı dün neyse bu günde o. Eline batan dikenin acısı gençken de aynı, yaşlıyken de.

       Hayatı sana bahşedildiği gibi yaşarsan, başı ile sonu arasında hiç bir fark yok.

       Başında takkesi, sırtında cübbesi, bir kucak sakalı ile bu sevimli ihtiyarın hayatın bu kadar ortasında olmasına hayret ettim. Hani sohbeti ben başlatmasam kamera şakası falan zannedeceğim.

       Elini tutup ellerimin arasına aldım ve muhabbetle;   “ Bana hayatımda en çok şeyi siz öğrettiniz Allah sizden razı olsun” Dedim. Gülümsedi.

       -Gerisini de hayat öğretecek. Sen yeter ki kulak ver. Hayata yakın durmanın yolu Allah’a yakın durmaktan geçer unutma. Dedi.

        İhtiyar adamın “Sıramı bekliyorum” derken neden bu kadar rahat olduğunu anlamıştım. Zira onun sözleri ölümün son noktayı koymadığı bir hayat biçiminin formülüydü.

        Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

        Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: