• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

LEYLA’DAN MEVLA’YA

14.08.2012 00:44:28

             Aşk olmadan vuslat olmaz. Aşk olmadan İlahi sır perdeleri açılmaz. Bilgi kemale ermiş olsa bile kişinin ulaşabileceği mertebe ilmel yakın olmaktır. Bu makam varılmak istenilen yerin yola çıkılacağı ilk mertebe, yani daha yolun başlangıcıdır.

 

     Aşk ateşi ancak görerek başlayabilir. Dolayısıyla bundan sonra girilecek yolda varılacak yer, görerek her türlü şüpheden arınmış kâmil bir iman için ulaşılması gereken makam aynel yakin olmaktır. 

 

      Aşk öyle bir ateştir ki, önce sevenle sevilenden gayri ne varsa yakar kül eder. Sevenin gözü sevgiliden başka hiçbir şeyi görmez olur. Dolayısıyla da kişi yok olup giden şeyler için gamlanmaz.

 

        Sonra ateş seveni yakmaya başlar. Bu böylece bir zaman devam eder ve sevende sevgilinin yolunda yanıp kül olunca sükûn bulur.

 

         Artık geride yalnızca maşuk kalmış, yanıp gidenlerde ona cem olarak ebedileşmişlerdir. Yani arzulanan gerçekleşmiş vuslata erişilmiştir.

 

         Aşk Allah’ın Sevgilideki tecellisine duyduğumuz histir. Allah’ın üzerinde tecelli ettiği kişiye karşı duyduğumuz hissede sevgi denir. Yunus’un dediği gibi “Yaratılmışı severiz Yaratandan ötürü”   Aşık olunacak tek şey  her zaman ve daima Allah’ dır.

 

       Bunu biraz daha açık ifade edelim. Zahiri aşkta görüp de vurulduğumuz uğruna bütün bir ömrü feda etmeye razı olduğumuz aşk sevgilinin bedenine değil Allahın ondaki tecellisinedir.

 

        Önceleri bunu fark etmeyip aşkımızın sevgilinin suretine olduğunu zannetsek de,  eğer içimizdeki yangın azalmıyor artıyorsa, bu aşktır. Zira bedene duyulan arzu yalnızca sevgidir ve zaman içinde sükûn bularak biter.                                                                                                                                       

 

        Ateşi Aşkın ölümsüzleştirdiği büyük âşıkların pek çoğunu hepiniz bilirsiniz. aşk ateşi bir kere tutuştu mu artık o önüne çıkan her şeyi yakıp kül ederek neticeyi batındaki gerçek sevgiliye taşır.   Aşığın Leyla’dan Mevla’ya yolun neresinde ve hangi boyutta geçtiğini anlayamazsınız.

 

       Aşk hayatın sırrıdır. Aşk, yani Gravidasyon, yani cazibe, yani çekim gücü

.

       Küreler, Zerreler. Atomlar, hep bu gücün bitip tükenmez enerjisi ile var olabilmekte, hayat bulup hareket edebilmektedir.

 

       Allah (C.C.) var ettiği her şeyi aslına dönmek üzere bu kanununa bağlamış ve bir vakte kadar da mühlet vermiştir. Bedenimizin aşkı, evvel emirde arzadır. Hatta onun merkezinedir. Ayağımızın yerden kesilmesinde duyduğumuz huzursuzluk ta bunun neticesi olsa gerektir. Zira beden oradan hâsıl olmadır. Onun aşkı toprağadır.

 

      Yer çekimi arzda olan ve arzdan olan şeylerin ana nüveye, çekirdeğe olan aşkının, yani çekim gücünün adıdır. Bir başka deyişle Yer çekimi arz’ın çekirdeğinden ayrılan şeylerin asılları olan o çekirdeğe tekrar kavuşmak üzere duydukları arzunun yani Aşk’ın adıdır. Bu aşklar birbirine eklene ulana sonunda her şeyin başı olan Allah’ta son bulur.

 

      Mademki aşk kavuşma beklentisinin bir neticesidir. aşk ateşi de ruhumuzun bedenimize üflenmeden önceki yerine,  Allah’a dönme arzusunun tarifsiz yangınıdır. O büyük kavuşma arzusu, yolunu kesen her şeyi yakıp yok etmede asla tereddüt etmez.

 

      Bütün mesele aşkın o ilk kıvılcımının çakmasıdır ki o da ancak sevgili ile bir kere göz göze gelmekle mümkün olacaktır.  Aynel yakın olmadan, O’nu görüp sevdalanmadan bu aşk doğmaz. O zaman ilk iş, âşık olunacak sevgiliyi görmek üzere onu aramak olacaktır.

 

    Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

    Huzur bulun, hayırla kalın.

 

       

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: