• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

NEFS’İ LEVVÂME

02.10.2012 00:46:19

 

       Daha önceki bir yazımızda Nefs-i Emmareyi tanımlamış ve Nefsin mertebelerini anlatmaya devam  edeceğimizi  belirtmiştik. İşte bu günkü  yazımızın konusu nefs-i  Levvame.

       Levvâme kendini kınayan, ayıplayan nefs  demektir.

      “Kendini sürekli kınayan (Ayıplayan) nefse yemin ederim ki” (Kur’an-ı kerim 75/2 )

      Ayıplama hassası Ruhtan gelir. Tövbe ile bağışlandıktan sonra, zikirle kuvvet bulmaya başlayan Ruh, artık vücut ikliminde söz sahibi olmaya da başlar. İnsan bir günah işlediğinde bundan rahatsız olan ruhunun uyarması ile derhal pişmanlığa düşer ve tövbe eder. 

      Nefs  Emmarede olduğu gibi Nasıl olsa Allah affeder diyerek kendini avutma gafletine düşmez. Kendisini ayıplayıp kızar.  Hemen pişman olur ve tövbe eder. Allah’tan utanmaya başlamıştır. Bu yüzden o günahı artık tekrar işlememeye karar verir. Artık nefs bir nebze ıslah olmuş ve günah arzusu azalmıştır.

      Ancak yeterince manevi olgunluğa ulaşamadığı için daha önce pişman olduğu, utanıp, üzülüp, tövbe ettiği günah önüne gelince duramaz, dayanamayıp yine içine düşer. Sonra yine pişmanlık, yine mahcubiyet ve tabii, yine tövbe.

       Bu hal kişinin kul olduğunun şuuruna varmış olmasının da bir işaretidir. Dolayısıyla Rabbimizin çok hoşnut olduğu bir davranış biçimidir. Kulun sıratı müstakim üzere olma konusunda umut vaat ettiği bir yerdir.

      Resulullah (S.a.v) buyurdular ki: "Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâla hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tövbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı."  

      Zira nefsin hoşuna giden bir şeyi yaptıktan sonra pişman olup, o şeyi bir daha yapmamaya söz vererek tövbe etme, hiç yapmamaktan daha zor ve fedakârlık gerektiren bir iştir. 

     Bu Makamda kişi hâlâ emmaredeki huylarının hepsine sahiptir.  Kıskançlık, öfke, yalan, gurur, şehvetperestlik ve bunun gibi kötü sıfatları devam etmektedir. Ama İbadetler ve zikir sayesinde Ruhunun güçlenmesi onu pişmanlık ile Tövbe kapısında tutarak Nefsinin ve Şeytanın kölesi olmaktan kurtarır.

     Nefs-i levvâme’de gizli bir riyâ ve kendini beğenme hastalığı vardır. İyi amellerini  herkesin bilmesini ister. Övülmekten memnun olur. Başkalarına üstün gelip ezme arzusu duyar.  Bu kötü huyundan hoşlanmamasına rağmen, kalbinden de söküp atamaz.

     Yaptığı iyi ve hayırlı işlerden büyük mutluluk duyar. Ancak kendini  bir türlü koruyamadığı günahlar yüzünden çok üzülür. Şehevî arzuların taşkınlıklarından kendini koruyabilmek için savaşır.

     Tövbe etme alışkanlığı artmıştır. Kalbin nuruyla bir miktar nurlanmış ve o ölçüde de gafletten uyanmıştır. Allâh’ın emirlerine bağlılığı ve sâlih amelleri artar. Bu makamda nefs ve şeytan birleşip vesveseyle kalbe saldırırlar. Tedavisi rabıta ve zikirdir. Bir müddet halkla olan ilişkilerini askıya alıp yalnız kalmakta büyük yarar vardır.                                                                                                                        

    Kişi burada Allah’a sığınır, bu yolda yardım dileyerek gayret ederse. Dünya nimetleri ile arasına birazcık mesafe koyabilir,  emir ve yasaklara uymaya devam edebilirse kolayca bir üst makama geçebilir.

      Nefsin afetleri yok oldukça; içimizdeki ve dışımızdaki kavgalar da bir, bir biter.  Sonunda daimî zikre ulaşırız ve artık mutlak bir iç huzuruna ve mutluluğa kavuşuruz. Allah hepimize nasip etsin.

      Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

      Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: