• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

MEVLANA’DAN GÖNÜLLERE (2)

13.11.2012 00:26:33

 

Mevlana, Yüzyılları aşarak dünyayı kendisine ram eden bir sevginin kaynağı olmakta, sınırsız hoşgörüsü ve her şeyi kucaklayan sevgisi ile her geçen gün çoğalan hayranlarına, ilahi aşkın zevklerini tattırmaktadır.

O gönlü sevgi ile arıtmadıkça, Allah’a ulaşmanın mümkün olamayacağını ifade ediyor ve Mesneviyi şerifinde şöyle buyuruyordu.

Sevgiden bakırlar altın kesilir.                                                                                                                    .      Şifasız dertler şifa bulur.                                                                                                                         .      Sevgiden tatlılar safileşir.                                                                                                                   .      Sultanlar kul olur sevgiden,

Sevmek. Doyumsuz sevmek. Yaratandan ötürü her şeyi, herkesi, her varlığı sevmek…

Bir gün bir arkadaşına kinlenen ve ona kötü yakıştırmalar yapan birine “Niçin boş sözlerle düşüp kalkıyor, boş dedikodularla kendini yiyip duruyorsun. Sevmediğin şeyleri sevmeye çalış. Allah’ın sevgi çanağı cömerttir. Niçin kana kana içmezsin? Sevginin lezzetini bir kere aldın mı, iki cihanda sana aydınlık olur “ demişti.

Mevlana fikri ve içtimai ayrılıklardan, ikiliklerden hep şikâyetçi olmuş, gerçek mutluluğun vahdette ( Birlikte ) olduğunu söylemiştir. Nitekim Mesneviyi Şerifin ilk on sekiz beyti;            

     Dinle bak ney nasıl feryat ediyor.                                                                                                        Ayrılıklardan şikâyet ediyor. Diye başlar.

Balıktan gayrısı suyuna kandı.                                                                                                         Nasipsizin gönlü gecikti yandı

Pişkinin halinden hiç anlarmı ham                                                                                                     Söz kısa gerek şimdi vesselam. Diye biter.

Mevlana sözden ve nasihatten nasipsiz olanları kast ederek, Mesnevisi için şöyle der.            “ Bu kitap masaldır diyen için masaldır. Bu kitapta halini gören ise er kişidir. Mesnevi Nil ırmağının suyuna benzer. Kıpti’ye kan görünür ama Musa’ya ab-ı hayattır.”

Ancak delalette kalmanın bir kader olmadığını, istenirse ilme, dolayısıyla da hidayete erişmenin mümkün olduğunu, Mesneviyi Şerifin üçüncü cildinin önsözünde şöyle anlatır.

“Nefsinin hevâ ve hevesine uyan, istirahatına çok düşkün olan, bir şeyden çabuk usanıp vazgeçen, kendinden emin olmayan, yalnız dünya geçimine düşen kişi, ilme kavuşamaz.

Allah’ın verdiklerine şükredip kendisi için takdir edilen her hali yüce bilen. Nefsin aşağılık hazlarından, Kendini beğenmekden Allah’a sığınan kişi, ilme ve hidayete kavuşur.

Mesnevisinin on altıncı cildinin önsözünde de “Sır ancak sırrı bilene eşittir. İnkâr edenin kulağına sır söylenmez.” Buyurur.

Bizde söze son noktayı koyarken Sır sabırdadır diyerek bir başka yazımızda Mevla’na nın sabır üzerine söylediklerini anlatmak üzere hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.

    Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

    Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: