FELSEFE NEYE YARAR

20.11.2012 00:55:45

Yunan’ca hikmet sevgisi anlamına gelen bu kelime, insanlığın düşünce tarihi için kullanılmaktadır.

Felsefenin başlıca üç bölümü vardır.

1- Ontoloji (Varlık)

2- Epistomeloji (Bilgi)

3- Değerler felsefesi. Bu da Etik (Ahlak) ve Estetik olmak üzere ikiye ayrılır.

Varlık felsefesi, Varlık varmıdır? Eşyanın hakikati nedir? Gibi sorular üzerinde durur.

Bilgi felsefesi, bilgi nedir? Eşya hakkında kesin bilgiye ulaşılabilir mi? Bilginin kaynakları nelerdir? Bilginin değeri nedir? Gibi soruları ele alır.

Ahlak felsefesi, ahlakın menşeini, kurallarını araştırır. Estetik ise, sanatla ilgili meseleler üzerinde yorumlar yapar.

Dikkat edilirse felsefenin araştırdığı konularla, dinin ele aldığı meselelerin çoğu aynıdır. Yani bu konular aynı zamanda dinin de konularıdır. Ancak din bunları vahiy merkezli olarak cevaplandırırken, felsefe akıl merkezli olarak bunlara cevap arar.

İslam dini kaynağında Vahye dayanmakla birlikte, akıla da büyük önem verir. Ancak akılı her şey olarak görmez. Zira düşüncelerini yalnızca akıla dayandıran felsefecilerin birbirlerinden farklı sonuçlar elde etmeleri, akılın kâinatın bütün sonuçlarını çözmek için yeterli olmadığını gösterir.

Görebilme hadisesinde gören bir göze, ama muhakkak birde ışığa ihtiyaç vardır. Öyle olduğu gibi, gerçekleri görebilmek içinde akıl gözüyle birlikte, Vahiy ışığına da (Nuruna) ihtiyaç vardır.

“Akımlı, yoksa vahiy mi?” şeklindeki bir soru karşısında bir Müslüman,” Vahiy rehberliğinde akıl” formülünü ortaya koyar. Yani ne akıldan vazgeçer, nede vahiyden. Aklına sahip çıkar. Fakat soyut akılla yola çıkmaz. Vahyin ışığında aklını kullanır.

Yalnızca akılla yol alanlar, Karanlık bir gecede yolunu aydınlatmaya çalışan ateş böceklerine benzer. Işığı hedefini göstermeye yetmez, yalnızca kendini göstermeye yarar. Bu yüzdende çoğu kere av olur.

Vahyin ışığında gidenlerse gündüz aydınlığında uçan arılar gibidir.

Aklın öğrencileri olan felsefeciler tarih boyunca var olagelmişlerdir. Günümüzde de felsefi konuların cazibesi pek çok insanı kendine çekmektedir. İnsanlar, antik çağlardan günümüze kadar uzanan binlerce yıllık zaman dilimi içinde hep bir ışık araya gelmişlerdir.

Felsefecilerin bir kısmı gerçekten hikmet dolu değerli sözler söylemiş, gerçeğe uzanan buluşlar ortaya koymuşlardır.

Ancak bu düşünen beyinler, Vahiy güneşinden mahrum ve güdük kalmamalıdır diye düşünüyorum. Aksi halde ömürleri felsefenin ruhsuz, soğuk ve hayatsız meseleleriyle geçip gidecektir.

Tecrübelerle sabittir ki, peynir gemileri yalnızca lafla yürümez.

Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

Huzur bulun, hayırla kalın.