• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

ANNEANNEMDEN MASALLAR KIZIL BİBİ. - I -

19.02.2013 00:00:12

 

Evden kovulan kadıncağız gece vakti kendine sığınacak bir kuytu ararken rast geldiği bir harabe evin avlusuna girmiş bir köşeye sinmiş. Gecenin bir yarısında bu harabeye yakın bir yerden Padişahın ganimetlerini taşıyan kervan geçiyormuş. Karanlıkta kervandan bir deve ayrılıp kadının sığındığı harabeye gelmiş. Avluya girip kadının başına dikilmiş.

      Kadın deveye bakmış hoş geldin hım, hım erenler. Senide mi kocan kovdu da sokağa attı demiş. Deve kendi halinde geviş getirerekten başını sallayınca anladım, anladım seni bana bizim adam yolladı, beni bulda geriye getir diye demiş kalkıp devenin yularından tutmuş, düşmüş yola. Doğruca eve gelip kapıyı çalmış.

     Evin içinden oduncu bağırmış.”Kim bu gecenin yarısında kapıyı çalan, Karısı seslenmiş. Benim adam hani bana bulup gelsin diye hım, hım erenleri yollamışsın ya. O da beni buldu, beraber geldik.

      Oduncu gene bu işte iş var diye kapıyı açmış. Bakmış karısının yedeğinde yüklü bir deve var. Hemen onları bahçeye sokup sormuş. Kadın bu deveyi nerede buldun?

      Karısı   “ Hım, hım erenleri sen göndermedin mi? Karımı bulda al getir demedin mi?

      Adam anlaşıldı, anlaşıldı. Ben gönderdim. Hadi sen içeri gir.  Benim biraz işim var halledip geliyorum dedikten sonra devenin yükünü indirip ahıra saklamış.

      Ertesi sabah oduncu karısını yanına çağırıp “Beni iyi dinle. Bu gün sakın dışarıya çıkma. Bu günlerde karga göz oyucu gelecek, gözünü oyuverir kör olursun. Eve kimseleri sokma, kapıyı kitle sakın kapıyı bırakıp bir yere gitme. Anladın mı? ” diyerek Odun için dağın yolunu tutmuş.

     Kadın da her gün ki gibi camın önüne oturup dışarıyı seyre koyulmuş. O sırada bir tellal elinde davulu gelip bağırmaya başlamış.

   “Duyduk duymadık demeyin. Dün gece padişahın kervanından yüklü bir deve kaçmış, kaybolmuştur. Bilene, bulana padişah efendimiz büyük ihsanlarda bulunacaktır. Deveyi bulup ta haber vermeyenlerin başı vurdurulacaktır.

    Kadın hemen camı açıp tellala seslenmiş. Efendi, efendi. Dün akşam kocam bana hım, hım erenleri yolladıydı. Yoksa sen onu mu arıyorsun. Tellal nerede bu erenler diye sormuş. O da ben dışarıya çıkamam kocam kızar sen bahçeye bakıver demiş. Tellal bahçeye bakınca aranan devenin orada olduğu anlamış, hemen koşup kadıya haber vermiş.

    Çok geçmeden zaptiyeler gelmişler Kadına yürü bakalım seni kadı efendi çağırıyor demişler. Kadın itiraz etmiş. Katiyen olmaz kocam bana kapıyı bırakıp bir yere gitme dedi. Gidersem benim kemikleri kırar ben kapıyı bırakıp gidemem diye feryat figan etmiş.

    Zaptiye başı kadının biraz deli olduğunu anlayıp, hanım madem öyle kapıyı da beraber götürelim olmaz mı demiş.

    Bu teklif kadıncağızın aklına yatınca kapıyı gulleplerinden (menteşelerinden) çıkarıp sırtına yüklemişler doğruca bir gözü olmadığı için Kör kadı namıyla bilinen kadı efendinin makamına.

     Kadıya getirdik demişler O da içeriye alın buyurmuş.  Zaptiye başı efendim demiş içeriye giremiyor. Kadı niye demiş. Efendim sırtında evinin kapısı var. Kocası sakın kapıyı bırakma demiş o da kapıyı bırakıp bir yerlere gidemem diye tutturdu. Kapısı ile beraber getirdik.

     Kadı la havle çekerek dışarıya çıkmış. Kadın kör kadıyı görünce amanın diye feryat etmiş “Kadı Efendi kocam bu gün sakın dışarıya çıkma, karga göz oyucu gelecek dediydi. Kargalar geldi de senin gözünü mü çıkarıverdi vah, vah, vah,” demiş.

      Kadı efendi sırtında kocaman bir kapı ile densiz, densiz konuşan bu kadına sinirlenip zaptiyelere bağırmış.” Nereden buldunuz bu deli kadını. Tez bana bunun kocasını bulup getirin.

       Zaptiyeler koşup gidince kadı kadına sormuş. “Padişahımızın kaybolan devesi sizin evin bahçesindeymiş doğrumu. Kadın bizim evin bahçesinde hım, hım erenler var.  Kızıl bibinin hoşafını küpçüye verip küp aldım diye Kocam beni evden kovduydu. Sora da pişman olup beni geri getirsin diye Hım, hım erenleri yollamış bende yularını tutup eve geldim kocamda onu bahçeye bağladıydı siz onumu sorarsınız.

     Kör kadı bu kadınla bu işin içinden çıkılamayacağın anlayıp kocasın beklemeye başlamış. Nihayet akşama doğru zaptiyeler oduncuyu bulup getirmişler. Bu sefer kadı adama sormuş. Efendi padişahın devesi sizin evin bahçesinde bulunmuş. Söyle bakalım orada ne işi var bu devenin.

     Oduncu “Kadı Efendi Banim karım delidir” diyerek hikâyeyi baştan itibaren anlatmış. Nihayet ben onu evden kovduğum akşam benim yolladığımı sanıp bu deve yedeğinde eve geldi . Sordum.  Bana Hım, hım erenleri sen yollamışsın. Bende yularından tutup geldim. dedi. Bende sonunda nasılsa bir sahibi çıkar diyerek deveyi ve yükünü muhafaza ettim. Yükü de ahırda duruyor demiş.

    Kadının deliliğine şahit olan kadı bu anlatılanlara inanarak kadını ve kocasını serbest bırakıp deveyi ve yükünü alıp padişaha götürmüş. Görüp duyduklarını da bir, bir anlatmış. Bunun üzerine padişah “devenin yükünün yarısı bu saf fukaralara verilsin”. Diye ferman buyurmuş.

    Emir derhal yerine getirilmiş. Yarım deve yükü altın oduncuya teslim edilmiş. O günden sonra karı koca bir elleri yağda bir elleri balda mutluluk içinde yaşamışlar

    Onlar ermiş murtlarına biz çıkalım kerevetine.

     Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

   Huzur bulun, hayırla kalın. 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: