• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

ÇOCUKLUĞUMUN KASABASI NALLIHAN -IX-

04.06.2013 00:19:35

KADER KURBANLARI VE ERBAB-I ZEANAAT

     Kasabanın unutamadığım kader kurbanı ilginç karakterleri vardı. Bunlardan bir kaçından bahsedeceğim. Bana en ilginç gelenin ne adını biliyorum ne de hikâyesini. Nallıhan’a mahkeme kararıyla sürgün olarak gelmiş bir adamdı. Ne evi, ne dükkânı, ne arayıp soran bir ailesi, nede köpeğinden başka bir dostu vardı.

     Karakolun hemen arkasına yakın bir yerde Karagülle tarlasında sandık tahtalarından yapılmış bir barakada oturur, Tosun beylerin metruk konağının giriş kapısı sahanlığında eskicilik (Ayakkabı tamirciliği) yapardı. Kimseye bir şey anlatmaz kendi halinde bir adamdı.

     Eğittiği köpeğine “hadi oğlum fırından ekmek al getir” der, köpek hemen sepeti ısırır fırına giderdi. Fırıncı sepete bakar içindeki paraya göre ekmeği verir köpekte bazen evine, bazen iş yerine ekmeği, bazen de başka ihtiyaçlarını alır, taşırdı.  Bu garip ve kimsesiz adam, cezası bittikten sonrada Nallıhan’da yaşamaya devam etti ve orada öldü.  

    Bir diğer ilginç sima da Sabri kalfa idi. Onun da neden bu küçücük kasabaya gelip yerleştiğini hiç öğrenemedim. Gerçi çeşitli rivayetler anlatılırdı ama ben bunlara itibar etmedim. Sabri kalfa Erzurumluydu. Çok iyi bir inşaat ustasıydı ama çok yaşlanmış olduğu için çalışamıyordu.

      Orta Okulun ve Halkevinin o mükemmel taş işçiliği onun koordinasyonunda yapılmıştır. Karısı Zekiye Hanım komşuluğu iyi, girişken ve güler yüzlü bir kadındı. Çocukları yoktu. Hayatları ekonomik sıkıntılar içinde geçip gitti.

     Boyacı Hamdi ayakkabı boyacılığı yapardı. Bir zamanlar hatırı sayılı bir servetin sahibiymiş. Babası Yağcı Eşref’in yağhanesi ve değirmenleri varmış.  Oğluna o kadar çok para bırakmış ki “Oğlum benim paramı kaşıkla yese bitiremez” dermiş. Ama o çok kısa bir zamanda servetin altından girip, üstünden çıkmış. Hayatını boyacılıktan kazandığı üç beş kuruşla sürdürmeye çalışan, ama içkiden ve kumar oynamaktan da geri durmayan bir adamdı.

     Birde tellak İsmail vardı. Alkolikti. İçki alacak para bulamadığı zamanlar ispirto içer, Sarhoş olunca da “Bitti tursil” derdi. Bu yüzden lakabı Tursil’di. Tursil eskiden boya badana işleri yapardı. Ama alkolikliği yüzünden bu işi yapamaz oldu. Gidecek yeri olmadığı için soğuk kış günlerinde hamamın külhanında yatmaya başlayınca hamamcı İsmail amca ona hamamda bir yer vererek tellaklık yaptırmaya başladı. Böylece tellak oldu.

     1970’li yıllara kadar kasabada icra edilen başlıca zanaatlar, terzilik, berberlik, demircilik kalaycılık, semercilik, nalbantlık, bıçakçılık olarak sayılabilir. Bursalının kahvesinin hemen yanı başında, köşede Nalbant Kadir amcanın evi vardı.

      Mesleğini evinin önünde icra ederdi. O zamanlar Jandarma teşkilatında köylerde asayişin takibi için Katana atları kullanılırdı. Bu atlar normal atlara göre çok iri hayvanlardı. Bunların o çok kocaman ayaklarının nallama işini kadir amca yapardı ve ben bunu seyretmekten çok hoşlanırdım.

   Semercilerin en eskisi semerci  Fevzi usta idiı. Dükkânı aşağı mahallede, evi yukarı mahalledeydi. Bizim komşumuzdu. Her türlü mekanik tamiratları (Tüfek, tabanca, dikiş makinesi, Gramofon, kilit, gazocağı, lüks v.s.) Babam Tüfekçi İhsan usta yapardı. Demirci Mehmet, oğlu demirci İrfan usta, Kalaycı İbrahim, Bıçakçı Ahmet Usta, Tornacı ve tamirci Çakıcıların Mehmet usta, Oluk başı sokakta marangoz İbrahim usta, teknik meslek erbabındandılar.

    Berberlerin piri olarak, ustaların ustası Berber Hakkı’yı söylemek yanlış olmaz sanırım. Kasabanın tek yorgancısı da Tombak Hatça (Hatice) adında bir hanımdı. (DEVAM EDECEK)

    Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

    Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: