• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

KERVANSARAYLAR

18.06.2013 00:10:10

Anadolu bir uçtan bir uca yüzlerce han ve kervansaraydan oluşan tarih müzesi gibidir. Gel gör ki  Şeytan taşlamaktan tavaf etmeye fırsat bulamayan hükümetler her biri ayrı bir ekonomi öyküsü olan bu kervansarayların, hanların ve külliyelerin göz göre, göre eriyip gitmesine mani olamamış, onlardan almamız gereken dersler alınamamıştır.

 

Türkler 1176’dan itibaren Anadolu’nun dünya coğrafyası üzerindeki yerini iyi algılayarak kullanmışlar ve bu toprakların dünya ticareti için güvenilir bir bölge olmasını sağlamışlardır.

 

Selçuklu Sultanları ticaretin gelişmesi için hem siyasi ve ekonomik kararlar almışlar, hem de bunlara ilişkin koruyucu ve teşvik edici tedbirleri hayata geçirmişlerdir.

 

Eski antik yollar geliştirilirken yeni yollarda açılmış, bunlar üzerine hanlar kervansaraylar yapılmış, Yolların kritik noktalarına güvenliği sağlayacak birlikler yerleştirilerek kervanların emniyeti sağlanmıştır.

 

Her şeye rağmen yolda soyulan, gemisi batan, malını kaybeden tüccarlara kayıpları bir çeşit sigorta sistemi ile devlet hazinesinden ödenmiştir.  Batı da böyle bir sigorta sisteminin 14. yüzyıldan sonra başladığı düşünülürse 13. yüzyılda Selçuklu Anadolu’sunda ticaretin neden bu kadar geliştiğini anlamak daha kolay olacaktır. ( Ah bir de anlaması gerekenler anlayabilseler.)

 

Genellikle bir menzil mesafede ( 30–40 Km) işlek yollarda daha kısa aralıklarla inşa edilen kervansarayların iki ana işlevi vardı. Bunlardan birincisi kervansaraya gelen insanların hayvanlarının ve mallarının emniyetini sağlamaktı. Çevre duvarları gayet kalın ve sağlam inşa edilen bu yapılar gerektiğinde askeri güçlerin kullanabileceği birer küçük kale niteliği taşırdı.

 

Kervansarayları ikinci işleri ise buraya gelenlerin temel ihtiyaçlarının karşılanması idi. Vakfiyelerden edinilen bilgilere göre bu işler için aşhaneler, yatakhaneler, erzak ambarları, Ticari malların konulacağı depolar, ahırlar, samanlıklar, mescitler, hamam, eczane, ayakkabı tamirhanesi nalbant bulunmakta idi.

 

Tabii küçük hanlarda bu hizmetlerinin hepsi yoktu ama yatak. Yemek mescit, hamam, ahır ve depo bulunurdu.

 

Karatay hanın günümüze ulaşan vakfiyesinden öğrendiğimize göre bu hizmetlerin yürütülebilmesi için her konuda tam yetkili bir idareci, bir müfettiş ve bir nazır tayin edilmiştir. Bu üç kişi maaşların artırılması, yeni eleman alınması, Değişik akarların temin edilmesi gibi şeyler de dâhil olmak üzere her konuda yetkili idi.

 

Kervansaraylarda konaklayan yolcuların yemek, yatak, hayvanlarının yem ve bakımları       ( Nal, mıh, saraciye v.s.) Hastaların tedavisi, ısınma aydınlatma ve banyo gibi ihtiyaçlarına karşılık hiçbir ücret talep edilmezdi. Hasta olanlar iyileşinceye kadar tedavi edilir, ölürlerse cenaze işlemleri ücretsiz yapılırdı.

 

Kervansaraya gelen her yolcuya ayırım yapılmaksızın eşit olarak günde bir kilo ekmek, 250 Gr. Pişmiş et, bir çanakta yemek verilir, Ayrıca her Cuma günü akşamı bal Helvası yapılarak dağıtılırdı.

 

Kervansarayların kapıları güneşin batışı ile beraber kapatılır sabah günesin doğuşu ile beraber de açılırdı. Bu süre içinde kimsenin içeriden dışarıya çıkmasına izin verilmez ancak gece dışarıdan gelen yolcular içeriye alınırdı.

 

Sabah herkes kalktıktan sonra hancılar yolculara seslenerek her kesin mallarının, canlarının, hayvanlarının ve namuslarının tamam olup olmadığını sorar ve bütün yolcular tamamdır dedikten sonra kapılar açılırdı.

 

Nereden nereye?

 

Günümüzde aynı apartmanda, aynı çatı altında yaşayan insanların birbirlerinden habersiz olduğu, tok olanın aç olana karşı hiçbir sorumluluk duymadığı, var olan tek tük sosyal kurumların da yaşanan insanlık dışı uygulamalarla güvenirliğini yitirdiği bir zamanda, şu içine düştüğümüz hallere gel de ağlama.

 

    Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

    Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: