• resmi ilanlar
M. Cengiz Poyraz [email protected]

MEVLANANIN GÖZÜYLE SAHTE ŞEYHLER (I)

31.12.2013 00:27:50

 

     İnsanlığın büyük oranda inanç ikliminden uzak ve hatta isyan içinde yaşadığı bu zaman dilimi, aynı zamanda manevi bir uyanışında başladığı bir dönem gibi görünmektedir.

 

     İnsanların gerçeğe ulaşabilme arzuları belirginleşip bir arayış içine girdiklerinde, onları bekleyen en ciddi tehlike kendilerini kemale ermiş gibi gösteren (belki kendileri de buna inanmaktalar) sahte mürşitlerdir. Bu tehlike yüzyıllardır var ola geldiğinden Hz. Mevlana’da Mesnevisinde bu meseleye açıklık getirmeye çalışmıştır.

 

    Bu konuda uyanık olmak gerektiği aşikârdır. Bu sebepledir ki bizde uyanıklığa vesile olur ümidiyle üç bölümlük bir yazı dizisiyle bu meseleye Mesneviyi şerif perspektifinden bakarak, Hz. pirin beyitleriyle ışık olmaya çalışacağız.

 

    “Şu davullu, bayraklı ham kişiler gibi… Onlar da, “Bizim yokluk yurdundan haberimiz vardır. Yokluk yolunun ulaklarıyız” diye bağırıp çağırırlar.

 

    Şu kendilerini marka olarak ilan eden ehli dünya gibi, Onlarda “ Biz fena makamını idrak etmiş, Allahtan gayrisinin olmadığı yokluk âleminin habercileriyiz” diye bağırıp çağırılar.

 

    Saf ve temiz gönüllü, Allaha ulaşama arzusu ile yanıp tutuşan insanları etraflarına toplayarak öteden beriden derlenmiş Peygamberlere ve Allah’ın veli kullarına ait güzel sözlerle onları yıllarca yollarından alıkoyarlar.

 

    Onlar, dünyaya şeyhlik lafını yaymışlar, kendilerini Beyazıt Bestami sanmışlardır.

 

    Hatta onlar daha da ileri giderek Beyazıt Bestami gibi Beka billah olduklarını, yani yok olduktan sonra Allah’ta beka bulduklarını. O’nda yeniden var olduklarını zannederek şeyhliklerini her kese ilan ederler. Gel gör ki bunların ne herhangi bir icazetleri vardır nede bu makamın, şeyhliğin usul ve edebini bilirler.

 

    Kendi kendilerini Hakk yolunda yürüyor sanmışlar, Hakk’a ulaştıklarını iddia etmişler, Hakk yurdunda meclis kurmuşlardır.

 

    Şeytan onları kandırmış, gözlerini boyamış kendilerini hakk yolunda yürüdüklerine ikna etmiştir. Kendilerini Hakka ulaştık sanan bu kişiler dergâhlarını kurmuşlar ve Hakka ulaşmak isteyen saf ve temiz insanlarla sonu belli olmayan bir yola revan olmuşlardır.

 

    Oysa daha nefsin afetlerinden bile kurtulamamış, nefislerini şöhret afetine teslim etmiş bu zavallılar kendilerinde esmanın tamamen tecelli ettiğini söyler, etraflarındaki insanları çeşitli keramet rivayetleriyle kandırırlar. Basit tevafukların birer keramet olduğuna kendileri bile inanırlar.

 

    Damadın evi, karmakarışık kötülüklerle, şerlerle dopdolu; kız tarafının bundan haberi bile yok.” (MESNEVİ)

 

     Bu sözde Mürşidi Kâmilin peşine takılan insanların hali, Mutluluğa gittiğini sanan gelinin hali gibidir. Zira gittiği ev karanlık işlerin döndüğü kötülüklerle, Şerlerle dopdoludur da bundan ne gelinin ne de ailesinin haberi yoktur ve bu gidişin sonu hüsrandır. 

 

  Hakk’a ulaşma ümidi ile intisap edilen bu kerameti kendinden menkul şeyhler sırrına aşina olmadıkları bir takım tasavvufi anlatımlarla aklın ayağının kaymasına, imanda şüpheye ve vesveseye kapılar açılmasına sebep olurlar.

   Yarım tabip candan eder, yarım hoca dinden eder sözü önemli bir tespit ve ikazdır. Çok dikkat edilmesi gerekir. DEVAM EDECEK

 

     Gam ve telaş sizlerden uzak olsun efendim.

   Huzur bulun, hayırla kalın.

 

 

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: