• resmi ilanlar
Kemal Bilsel Sarısözen [email protected]

BU KAFAYLA

13.08.2008 00:18:41

   Sayın okurlar;

   Son bir iki haftada Türkiye genelinde, bizleri üzen çok önemli olaylar oldu. Bunların başında pek tabi orman yangınları geliyor. Öte yandan bir hastanedeki elli kişiye yaklaşık çocuk ölümleri. Her gün bitmek tükenmek bilmeyen trafik canavarı. Bunlar şu anda ana başlıklar halinde görebildiğim konular.

   Sayın okurlar;

   Geçen yazılarımda da ifade etmiştim. Her nasıl oluyorsa ülkemizde sebepler değil, daha çok sonuçlar tedavi ediliyor. Bazen her şey yerine getiriliyor ama, ölenleri yeniden diriltmek imkanı yok. Böylece ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu arada, insanoğluna zarar veren, kasıtlı düşünce, zalimi daha zalim yapmaya doğru süratle götürüyor. İşte bunun için, zalimin aklı, fikri, zikri, kalbi, gecelerden daha karanlık olduğu için, bu tayfa dünyaya gelirken, canilik ve haydutluk için yaratılmışlığının farkına varsaydı, böyle gafletlere düşer miydi? Şu Güngören?deki büyük vahşete bakın. Uzaktan veya yakından günahı olmayan bir sürü vatandaş, kan gölü içerisinde can verdiler. Daha fazlası da acılarıyla kıvranıyor. Ya geride bıraktıkları.

   Sayın okurlar;

   Bütün bu nahoş olaylar, pek tabi bugünlerin işi değil. Düşman ne zaman uyumuş ki şimdi uyusun. Düşman görünür mü, düşman uyur mu? Düşman düşman olalı, (gizli sıtma hastalığı) bitmemiş ki. Bu şer kuvvetlerin hepsi yumuşak diken ve veba mikrobundan daha tehlikeli, daha acımasız ve de mayasız. Cibilliyetinde ne zaman bu maya tutmuş ki şimdi tutsun. Çok lafın, çok sözün moloz gibi olduğu da bir gerçektir. Bunların yanmış, kırık leblebiden farkı yoktur. Özellikle neticeye etki etmeyen, caydırıcı olmayan, hiçbir sözün arkasından gidilmez. Düşman düşman olalı, laftan nasihatten ne zaman nasibini almış? Zayıf düşmanlar, itaate gelip, dostluk gösterdikleri zaman, (onun maksadı kuvvetli bir düşman haline gelmekten başka bir şey değildir.) Bazı insanların, bazı dostların dostluğuna da işte bunun için inanılmaz. Gizli düşmanların yaltaklanmasına gelince, bu noktayı da çok hassas ve iyi düşünmek gerekir. Küçük düşmanlarını, hakir gören kimse ATEŞİ MÜHİMSEMEYEN ADAMA BENZER. Düşmanlarıyla düşüp kalkan dostlardan kaçınılır. Akıllı insanlar bu bakımdan şaşı gezip, şaşı yatıp, şaşı kalkıp biri iki görmez. Biri iki gören göz, mutlaka şaşıdır. Zulmuyle kuyu kazan kafa, şu noktayı da iyi bilmelidir ki bu kazdığı kuyu kendi kuyusudur. İyilik arandı mı zaten kötülük kalmaz. Buradan hareketle şunu ifade etmek istiyorum. MUHABBET, SEVGİ, MERHAMET, BUNDAN BÖYLE İNSANLIĞIN, HİDDET, ŞİDDET İSE HAYVANLARIN SIFATIDIR. Hilkatini, cibilliyetini, mayasını, özünü, şerefsizliklerle dolduran kimseye öğüt de bulunmak, eşkıyanın eline kılıç vermekten farksızdır. İçinden gelmeyene dışardan öğüt vermenin ne anlamı var? Her alçak ve adiliklerle dolu insan yine bilinmelidir ki, vefa gördü mü mutlaka cefakar olur. Hayadan mahrum olanların hiçbirisinde bunun için millet ve vatan sevgisi yoktur. İşte bu kafalardan sakınmak gerekir. Tekrar ediyorum; cahilde kalem, delide silah büyük gaflettir. Meselenin özünü görmeyen kafa, başını görecektir. Halbuki akıllı beyin, meselenin sonunu görür. Tavuk, tavuk iken, tavuk kafasıyla bir yudum suyu içtiği zaman boynunu havaya kaldırıyor ve Yüce Allah?ı tesbih ediyor, bir başka anlamda şükrediyor. Uslanmayan, arlanmayan, insana eza ve cefa veren böyle hayasızların yanından geçmeyi bırakın, izlerine dahi basan uyuz olur. Öyleyse (Zalime zulüm, adaletin ta kendisi olur.)
İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: