SUÇLAMALAR
19.09.2008 00:28:33
Sayın
Okurlar;
Son haftalarda, İktidar,
muhalefet ve Aydın Doğan üçgeninde ’’Deniz Feneri
’’davası, aldı başını gidiyor. Muhalefet, çeşitli
suçlamalar yaparken, iktidar kanadı bir çok konularda bu suçlamaları
reddediyor. Biz, bütün bu konuların, şu ana kadar sıhat derecesini
bilmediğimiz için,konunun ne dereceye kadar hukuki mevzularda neler
getireceğini bilemiyoruz.
Sayın
Okurlar;
Bu böyle nereye kadar devam
edecek? Biz şimdi gelelim şahsi düşüncemize, gelelim
saadete.
Kanuni Sultan Süleyman
Han’’kılıcın yapamadığını adalet
yapar’’diyor.
kuvvetsiz
adalet ve adaletsiz kuvvet, her zaman iki büyük felaket olmuşlardır.
Yine görülmüştür ki, kılıçlar zaferleri, zekalar siyasi üstünlüğü,
adalet ise, ahlaki müzafferiyeti temin
etmiştir.
Özetle, adalet kainatın ruhu
olmuştur ve eninde sonunda tecelli
etmiştir.
Sayın
Okurlar;
Pek tabi suçunda, suçlunun da
dereceleri, azlığı veya üstünlüğü gibi yönleri vardır. Ancak, netice
itibari ile suç suçtur, suçlu suçludur. Bunun akside tecelli
edebilir. Yani suç oluşmamıştır, ortada suçluda yoktur. Bütün bu
konuları, adalet teşkilatı nasıl olsa bir gün
çözecektir.
Sayın
Okurlar;
Suçu gelin etmişler, kimse
güvey girmemiş. Her nasıl oluyorsa, bundan böyle suçun sahibi
olmuyor. ’’Suçunu gayriya atmak, Havva anadan
kalmış’’derler. Öte yandan, yalanlara dolanlara gelince
’’nereye kadar?’’ yalan ile iman nerede ne
zaman uyuşmuş, ne zaman dost olmuş, nerede görülmüş? Yalancılıkta
’’Yesarizadeye’’ taşta çıkarsa, birgün
gelecek İLAHİ ADALET tecelli
edecek.
Doğru söze
gelince;
Doğru, mevlasından başka
kimseden korkmaz. Doğru sarsılır ama yıkılmaz ve doğru söyleyene de
ölüm yoktur. Keza, doğru söz elbetteki acıdır, elbette insana
batacaktır. Bu da bilinen bir
gerçektir.
Korkuya
gelince;
Hemen şunu ifade edeyim ki, her
korku yalan doğurur. Çok defa ürkmek, korkmak, kaçmak ve kaçamak
yollar aramak, yalan söylemeyi de öğretir. Yine bildiğim ve inandığım
kadarıyla, insanlar, asaletli olurlar, gerçekleri görürler, hakka ve
hukuka da saygılı olurlar. İnsanlardaki bu asalet, aslında ve özünde,
faziletten gelir. Yani doğuştan değil. Yine bunun için, yeminden çok
karakter ve asalete güvenilir. Bir gün beşer şaşar her şey de
olabilir. Önemli olan, gerçekleri görüp ayırt edebiliyor muyuz?
Ortada ciddi bir olay varsa ve bu olayların sahibi her kim olursa
olsun, olayın etrafında devamlı şekilde dans ve raks yapamaz. İyi
doktor bu nedenle hastasına acımaz.(Bu Budur). Midemiz iyi,
ayaklarımız sağlam, düşüncemiz de müspet ise, bunlar, insanı
kralların hazinesinden daha mutlu eder. Son nefeste buzlu hoşaf
yemenin, sıhhate faydası olmadığı gibi olay ve kişi yanlış ise imanın
selametide’’sana hayır getirmez. Öyle ise, işi bilen
doktorun yaptığı gibi, teşhisten tedaviye gidilir. Gerçektende
akıllı, bilgili teşhisi ve tedavisini yerinde uygulayan tabib hastayı
ayağa kaldırıyor.Yarım doktorda veba gibidir
derler.
Sayın
Okurlar;
Bir muallim çocuğa ne güzel
söylemiş ’’Sen çalışmadın, düşünmedin ama zamanda
geçti’’ demiş. İşte o zaman didinmenin, uğraşmanın bir
faydası da olmayacaktır. Netice sınıfta kalacağız.