SEÇİPTE ARKASINDAN ŞİKAYETÇİ
OLMAYALIM
14.11.2008 00:43:17
Sayın
Okurlar;
Ülkemizde iki büyük grup
vardır. İdare edenler-idare edilenler. Buradan hareketle diyorum ki
idare edenleri seçipte arkasından şikayetçide olmayalım. O zaman, iyi
düşünelim, iyi görelim, iyi öğrenelim, tecrübelerden de nasibini alan
insanlar olarak konuştuğumuzun ve ne yaptığımızın farkında olalım.
Küçük ve basit hesaplarla anî karalar verir, üç kuruşluk maddiyatı da
dikkate alırsak bunların akibetine de katlanmak
gerekecektir.
Sayın
Okurlar;
Akıl hocalığına elbette ki
kimsenin ihtiyacı yok. Bizde sadece düşüncelerimizi açıklıyoruz.
Hepsi o kadar.
Akıl baştayken, ev mutlu
olur. Gönül padişah, akıl vezir olsa da o gönülün rahatını, huzurunu,
güvenini akıl sağlar. ’’Akıl Frengistan, Saltanat Al-i
Osman?la’’ bu işler yürümüyor. Bilinmelidir ki, akıl
kişinin en büyük sermayesidir. Akıl var, izan var, akıl var, yakın
var. DUALARDA-EĞİTİMDE-İNSANA YATIRIM gibi konularda acele edilmez
bilakis çok iyi düşünülür. Anlamadan, dinlemeden, sormadan, görmeden
devamlı gaza basanlar, Allah korusun ecele gidenlerdir. Nitekim,
akılsız iti yol kocaltmıştır. Akıllı insan, düştüğü zindana bir daha
bu nedenle düşmüyor. Akıllılara gelen her şey işlenir, her ağaç
taşlanırsa, insan oğlu bunun akibetine de katlanacaktır. Mükemmel
insanlar, aklı ile görür, kalbi ile işitirlermiş. Eğri aklın, yamuk
düşüncesi normaldir. Öte yandan, bir konunun anlaşılabilmesi için,
her defasında, mektep medrese bitirmeye gerek yoktur. Kültür, her ne
kadar cehaleti kaldırsa da eşeklik bakidir. Marifet güneşinin grubu
olmaz. Marifetli olanların doğduğu her yer akıldır, ruhtur ve
kalptir. Çünkü, iyi bir akıl ile ’’aklımız’’
dost olunca, kötü işlere ve kötü sözlere manî olur. İnsan oğlunun
aklında, gafletin pamuğu olursa, adî bir taş dahi, kendisini cafer-i
altını gibi kabul ettirir. Burada, aldatan taş değildir, asıl aldanan
akıldır. Tahta çürükse mıh çakmanın ne gereği var? Taktirler, çoğu
kez tedbirleri bozmuştur. Kaldı ki (TECRÜBEYİ GÖĞE ÇEKMEDİLERYA)
denenmiş denenir mi? Aslında, önemli olan sözlerde değil, önemli olan
tatbikattır. ’’El oğlu, adama akıl veriyor ama ekmek
vermiyor.’’ Lafla iş bitmiyor, karın doymuyor, menzil
alınmıyor. Lafla dükkan açanlarda aldanmışlardır. İş başa düştüğü
zaman yalancıların, cambazların, şerlerin, laf ebelerinin hepsi bir
de bakmışsın çil yavrusu gibi kaçmış. İşte o zaman, insan oğlu, büyük
çaresizlikler içerisinde, ortada sap gibi kalır. Bu işler böyledir.
İyileri, zaten gündeme getirmeye lüzum yok. Altın yere düşmekle
neyinden kaybedecek?
Sayın
Okurlar;
Sohbet yazımıza şu sözleri de
eklemek istiyorum. Aslında kafesin büyüklüğüne değil, içinde ki kuşa
bakılır. Pişman olunacak bir sonuca gelinmek istenmiyorsa, ben
inanıyorum ki çok iyi düşünmek zorundayız. Yaşantılar ve tecrübeler
devamlı bunu göstermiştir.