Perşembe?nin gelişi
19.12.2008 00:35:28
Sayın
Okurlar;
İşsizliğin, fakirliğin,
borçların arttığı bir ülkede, elbette ki istenmeyen olaylar,
istenmeyen görüntüler meydana gelir. Şahsi menfaatler, o kadar ön
plana çıktı ki, beş kuruşluk alacak için, bazen ne insanlık ne de
utanmadan eser kalıyor.
Sayın
Okurlar;
Her şeyi de devlette
aramayalım. Örneğin, içmeye ayranı yokken, at ile gezmeye kalkan bir
grup fakir, fukara takımı, beş, altı çocuğu dünyaya getirirken,
geleceğini hiç mi hiç düşünmüyor. Yaşantının kendisine göre, utanmaz
yollarını da bulmuş. Örneğin, hiç bir şey bilmiyorsa, doğurduğu
evladı acımasızca, sıkılmadan, hastane, emniyet, karakol kapısına
bırakabiliyor. Bu arada, yapılan çeşitli maddi yardımlarla bir grup
insan bedavacılığa alıştırılıyor. Kadın, çocuğunu doğurmaya devam
etsin, aşını da bir yerde az veya çok devletten temin etsin, hane
halkı reisi olacak kocasıda, yağlı ensesinde ki kasketini, yana
yıksın, tavlada HEP YEK atmaya devam etsin. Sonuç. Yemeğe, içmeye,
bedavacılığa, zevke gelince GİRİŞ, alın teriyle çalışmaya gelince
SİVİŞ (kaç).Oh ne alâ.
Sayın
Okurlar;
Bu işler, sadece bu günlerin
işi değil. Unutmayalım ki, eksik bilgiler de iyiyi, kötüden ayırma
hassası yoktur. İnsan aklı için eksiklik, ızdıraptır, derttir.
Denizin köpüğüne atını süren, şimşeğin göz yalamasında da mektup
okumaya kalkan kafada, pek tabi arıza olacaktır. Bildiğimiz
kadarıyla, aklın özelliği, hususiyeti, neticeyi düşünmek ve
görebilmektir. Bir gerçekte odur ki, hiç bir nefis, akıbeti düşünmez.
Görünüşleri ile insan, ancak huylarıyla şeytani fikirleri olanlarda,
edep, ilim ve hünerin olmadığını BİLGE insanlar, yıllarca
söylemişlerdir. Ancak, hakkın emirlerine uyan kimse, hiç bir zaman
art niyete ve hileye yönelmemiştir. Bu nedenle bütün insanların,
(bende dahil) iç dünyası bilinmez. Onu zaman ve işleri bir yerde
gösterir. Herkesin ne olduğu o zaman ayan beyan
görülür.
İnsanlar karmaşık, düzensiz,
dengesiz olursa, bazıları, eşek bulur palan bulamaz, palanı bulunca
da eşeğini kurtlar yemiş olur. Asaletli dünyada, faziletli olmak
varken, rezalet insanı olmak niye? İşte bunu anlamak mümkün değil.
Öte yandan, yine bildiğimiz kadarıyla, bazı insani yardımlar
yapılırken, yardımın ne zaman, kimlere, ne kadar ve niçin yapılacağı
da daha evvel bilinmelidir. İnsanlar, bedavacılığa alıştırılırsa,
(ekmek elden, su gölden) diyecek, enseyi, kulağı, göbeği büyütmeye
devam edecektir.
Sayın
Okurlar;
Bazı şeyler bellidir. Taşa çivi
çakılmıyor. Hasette, öğüt dinlemiyor. Bununla beraber, akıllı,
dürüst, mert insanların içinde de ( açıklığın ve doğruluğun) yerini
kimse alamıyor. Teşhisin yanlış yapıldığı yerde, tedaviden kim hayır
görmüş?
Rahmetli Aşık Veysel’in
dizeleriyle sözümüzü tamamlayalım.
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum
gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim,
gidiyorum gündüz gece
Dünyaya
geldiğim anda, yürüdüm aynı zamanda
İki
kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece