ŞAİBELİ İNSANLAR
13.03.2009 00:50:45
Sayın
okurlar;
Çeşitli kurum ve kuruluşlarda
olduğu gibi, siyasi partiler içerisinde de, partiye zarar veren,
şaibeli, sorunları olan, dolayısıyla aklanmaları gereken kimseler
olacaktır.
Bilinmelidir ki, kendisine
bir mana vermeye çalışan kimse varsa o da, tek kelimeyle insandır.
İnsan denilince, akla ilk gelen konu da idealdir. O ideal ki, insanı
rahatlığa ve mutluluğa götürür. Ancak bu idealin, sağlam, güvenilir,
doğru ve adaletli bir ideal olması
gerekir.
Sayın
okurlar;
Kişi refikinden azar. Koluna
girdiğin kişi, seni ölünceye kadar ahde vefasıyla, iyi gününde de
kötü gününde de terk etmeyen insandır. Şaibeli, müseccel, ayağa
düşmüş ve her defasında eleştiri konusu olanlar, kendilerine zarar
verdikleri, gibi pek tabi içinde bulundukları kurumlara da zarar
vereceklerdir.
Tıyneti kötü olan insan,
bilinmelidir ki, iyilerin nurunu kabul etmez. Kabiliyetsizi,
seviyesizi, terbiye etmek hiç olmayacak bir işe girişmektir. Ateşi
söndü zannedip, korunu bırakmak veya unutmak akılların yapacağı iş
değildir.
Dinler tarihinde de, İslami
kitaplarda da yaşanmış böyle olaylardan çok örnekler vardır. Örneğin;
Lut?un karısı kötülerle dost oldu, peygamber ailesinden olma şerefini
kaybetti. Hâlbuki, Ashâb-ı Kehf?in köpeği, birkaç gün iyilerin
izinden yürümekle insan oldu. Dolayısıyla şaibeli, dışlanmış bir
kimse, derviş dahi olsa, yoksulluğu küfre vardırmadan huzur bulamaz.
Bir sepet elmanın çürümesine, tek bir çürük elma yeterlidir. Ahlâken
kötü, zararlı ve bunları kendisine yakıştıran kişi, belanın elinden,
göklere kaçsa da, o zaten belanın içindedir. Bunlara acınır mı?
Bunlarla artık dostluk olur mu? Bunlarla birlikte bir masaya
oturulup, düşünülür mü?
Sayın Okurlar;
Kusurlarımızı görmediğimiz müddetçe,
sözlerimiz de düzelmeyecektir. Bu nedenle faydalı bilgileri, öğütleri
dinlemeyen, elbette ki azar işitme isteklisi olacaktır. Islahı mümkün
olmayan edepsizler takımı içerisinde, sözü dinlenmeyen adama ?NİYE
HAYRET EDİLSİN Kİ??. Altın, inci çirkefe de düşse değeri değişmez,
ancak; toz gurubu gökyüzüne de erişse yine toz olarak kalacaktır. İyi
doktor hastasına bu nedenle acımaz, teşhisinden tedaviye gider.
Akıbeti hayırlı olan bir insan, dilenci dahi olsa, sonu kötü olan
saltanat adamından daha iyidir. Örneğin; bir tane karpuzu rüşvet
olarak kabul eden kadı, bir gün gelir, bir dönümlük bostan tarlasını
da sana tapu eder. İyi hâkimler ise, göğsündeki adalet terazisini hiç
unutur mu? Öyle ise, ?ne Şam?ın şekeri, ne de Arap?ın yüzü? derler.
Gerçekten, turpun sıkından seyreği daha iyidir. Sonuç itibariyle,
kötüleri ayıklamak mecburiyetindeyiz.
KÖTÜLÜKLER, YAPTIĞIMIZ İŞLERDE İSE,
BUNU MUTLAKA KENDİMİZDEN BİLECEĞİZ. TALİHİM NE DEMEK? BURADA TALİHİN
NE İŞİ VAR? O ZAMAN OTURACAĞIZ ELİMİZİ KULAĞIMIZA ATIP, KENDİM ETTİM
KENDİM BULDUM TÜRKÜSÜNÜ SÖYLEYECEĞİZ.