DOĞRU YANLIŞ
08.07.2009 00:47:51
Sayın
Okurlar;
Siyaset, İktidar ve Genel
Kurmay arasındaki gerginlik, her geçen günde artıyor. Olayların
gerçek yüzünü ve yönlerini bilemediğimiz için, bunların, niçinler?
ini, nedenlerini, ilgili kurum ya da kuruluşlara bırakmakta fayda
vardır. Biz şimdi gelelim doğruya yanlışa.
Sayın
Okurlar;
Doğru bilinmeyince eğri
bilinmez. Doğru ve habersiz gelen konuk, Tanrı kazasından beterdir.
Doğru sarsılabilir. Fakat yıkılmaz. Bu nedenle doğruda ve doğru
söyleyenler de ölüm korkusu yoktur. Haber doğru ise, bu meselelerin
(üşenmesi de ) olmaz. Onlar 9 şehirden değil 90. 000 şehirden
kovulsalar da doğru söyleyen kimse gam yükü çekmez ve gam yemez.
Doğru söz, elbette ki acıdır, insanoğluna da batar. Yine bunun
içindir ki, her doğru ve güzel söz kılıçtan daha keskindir. Kaldı ki
doğru sözler yeminde istemez. Doğru düşünceler de, doğru sözler de
akan sular duracaktır, doğru söze canlar kurban olacaktır. Kaldı ki
doğru yol da bazı nedenlerle aksamalar olursa, düşenler de dâhil,
çabuk kalkacaklardır. Bu doğru olmanın gereğidir. DOĞRULUK OKTADIR,
EĞRİLİK YILANDADIR. ?Her kim ki uğrarsa bühtana nagâh, üşenilmez
doğrular da, çünkü doğrunun yardımcısıdır Hz. Allah. Ancak, her nasıl
oluyorsa, zaman zaman aklı ve ihtirası bir karış yukarda olanlar
doğrulara ?delidir? derler. Bazıları da velidir derler. Doğrusu da bu
değil mi? Şimdi gelelim YALANA.
Sayın
Okurlar;
Evvela hemen şunu ifade edelim
ki, yalan ile iman, ne bu dünya da, nede ahirette bir arada durmaz.
Yalandan üren, dişleri de henüz çıkmamış ite, halk deyimiyle yerel
ağız da ?fino? denir. Birden paçana saldırmaya kalkar bir tekme attın
mı elli metre kaçar, kuyruğunu da altına alır bir daha gelmez. Yine
bir gerçekte, odur ki( adam olan) ite dalaşmaktansa da çalıyı dolaşır
hadiseyi üstüne davet etmez. Bu işler görebilmenin, teşhis
edebilmenin, velhasıl akıllı adamların işidir. Yalancının ne gemisi
yürümüştür, nede mumu, yassıya kadar yanmıştır. Yalancının şahidinin
de, yanıma başından ayrıldığı hiç görülmemiştir. Nitekim yalanı
dinlemek, yalanı söylemekten daha güçtür. Usta yalancılar yalanı
söylese de kubbesiz bırakmazmış. Netice itibariyle YALANIN KARŞILIĞI
YİNE YALANDIR.
Sayın Okurlar;
Şair Şeref Hanım, yalan konusun da şu
dörtlüğü ne güzel yazmış.
Bana kâfir dedin gerçi efendim.
Sana ben diyemem şimdi müselman
Yarın vardıkça
dergâh-ı Hüdâya
İkimizde çıkarız belki yalan.
Dünyanın
hiçbir yerinde yalan kadar tehlikeli bir şey yoktur. Bunun için
yalancılar kapıya bacaya sokulmazlar. Kerkenezden nasıl şahin yavrusu
beklenmezse, yalancıdan da doğruyu beklemek tam bir gaflet olur. Tüm
yalancıların sonu kuru torbalarıdır. Bu torbayla da hayatlarında
ömürleri boyu, ATI yakalamaları mümkün olmamıştır. Onlar, imamı görüp
ağlayacaktır, davulu görüp oynayacaklardır, çünkü mayasına sadece ve
sadece yalan çöreklenmiştir.
Sayın
Okurlar;
İnsaf dinin yarısıdır.
Yalancılar da, insafı, imanı doğruyu aramak, hiç olmamış ve olmayacak
bir şeyi aramaktır. Yalancıların çoğu, daha pijamasını çıkartmaya
vakit bulmadan ?veda? da dahi bulunmadan, kulağından yakalamışlardır.
Kaldı ki, ilahi adalet onları zaten daha bu dünyadayken perme perişan
edecektir. İnancımız böyle. Aklın esiri olan kalp, bu nedenle
sevilmez. Bunun için kalbimiz şahide lüzum kalmadan DOĞRUMUYUZ,
YANLIŞMIYIZ BUNU BİZE ZATEN SÖYLEYECEKTİR ODA BİZE YETMEZ Mİ?