NASREDDİN HOCANIN, ÇOCUĞA TOKATI
29.07.2009 00:25:56
Sayın
Okurlar;
Hoca Nasrettin, çocuğa testiyi
verdikten sonra (GİT BUNU DOLDUR VE GETİR DER) arkasından çocuğa bir
tokat atar. Huzur da bulunanlar sorarlar.
-Hocam, bu çocuk ne yaptı? Daha suya
gitmedi, testiyi doldurmadı ve testiyi de kırmadı.
Bu tokat
niye?
-Hoca cevap verir. Testiyi
kırdıktan sonra bu tokat neye yaradı
ki?
Sayın
Okurlar;
Siyaset de, bir anlamda Arap
saçına döndü. Hani derler ya (Alan belli değil, satan belli değil).
Ancak, bu arada laf ve akıl hocalığın yapanlarında haddi hesabı yok.
Araba devrildikten sonra, yol gösterenlerde ne kadar çok oluyor.
Dikkat edilirse, olayların bir kısmı bazen gizli, bazen şahsi, bazen
de resmi olarak yoluna devam ediliyor. Pek tabi aziz ve müspet akıl,
makulü görür ve düşünür. Bir meselenin görülebilmesi ve çözülebilmesi
için, zaman zaman söylediğim gibi, fazla tahsile, mektep ve medreseye
lüzum yoktur. Bilinmelidir ki, dünyada edepsizlerin kötülüğü yalnız
kendisine ait değildir. Kalem, utanmaz ve terbiyesiz cahilin elinde
ne kadar tehlike ise, silahta serserilerin elinde ve belinde bir o
kadar tehlikedir. Kemal sahibi olan herkes, bunları fark eder. Bir
insan, ağzındaki çöpün farkında olmaz ve konuşmaya devam ederse, hem
fiziği, hem kişiliği hem de sözleri soytarı bir palyaçodan daha
gülünç olacaktır. Nitekim, teşhis çoğu kez yanlış yapılıyor, tedavisi
de isabetli olmuyor.
Geçenler de,
köşemden bir nebze bu konuya değinmiştim. Bazen teşhisi koyamıyoruz
veya dikkate almıyoruz. Akıl da ( uyu uyu yat uyu) ya devam ediyor.
Kulaklar tıkalı, burnunun dibinde de savaş davulu çalsan duymuyor.
Öte yandan, göz bakıyor fakat görmüyor. Ense, kulak, kola kravat da
maşallah yerinde, birçoğu, okur değil bakar, bir kısmı da olaylardan
ve tecrübelerden ne yazık ki nasibini almamış. Durum böyle olursa,
sonuçlarından, HUZUR, GÜVEN, HAK VE HUKUK nasıl beklenir?
Basiretsizlikten, çoğu kişilerin gözleri kör olmuştur. Örneğin;
domuzların yollarını ve kendisini tanımayan çiftçi, patates ve mısır
tarlasının TELEF OLDUĞUNA ÜZÜLSÜN DURSUN. Bilinmelidir ki, gafletin
içinde olanlar, uyanık iken dahi uykudadırlar. Onlarda uyanıklık,
daha çok uyku olmuştur. O zaman adama sormazlar mı? AKLIN, FİKRİN,
GÖZÜN, KULAĞIN, TECRÜBELERİN, DANIŞMANLARIN, NEREDEYDİ? Firavun?un
yüz binlerce mızrağını, Musa?nın bir ?Asası? kırmıştır. Bu olaylar,
doğal afetlerde de böyledir. ? SELE-YANGINA-DEPREME, karşı zamanın da
tedbirlerimizi almayacağız, ondan sonra ellerimizi şakağımıza
götüreceğiz ?vay anam-vay babam- vay evladım- vay evim- vay malım-
vay mülküm- vay kürküm? diye bağırıp duracağız.
Sayın
Okurlar;
Elini, yüzünü, ayaklarını, her
sabah sıcak suyla yıkamaya alışmış bir adam, bir ara buzlu suyla
vücudunu yıkama mecburiyetinde kalınca, ?dondum? demiş. Bu arada,
erenlerden birisi şu cevabı vermiş. ALIŞIN KOÇUM ALIŞIN.