• resmi ilanlar
Kemal Bilsel Sarısözen [email protected]

BİLMEDİĞİMİZİ BİLMİYORSAK

17.08.2009 00:58:10

   Sayın okurlar;İnsan, bazen az bilir, bazen çok bilir. Bazen de hiç bilmeyebilir. Önemli olan azda özü ve doğruyu bilmektir. Bu nedenle işini, bilerek yapanlar ve bilerek konuşanlar, hayatlarında çoğu kez yanılmamışlardır. ?BİLEN DEMEZ-DİYEN DE BİLMEZ? Yaşantımızda da, hiçbir zaman bilenle bilmeyen bir olmamıştır.

   Sayın okurlar;

    Meselenin, bir başka yönü ve düşündürücü yanı da ?BİLMEDİĞİNİ BİLMEYENLER? konusudur. Israrla, inatla gider gelir, hala yanlışı savunur. Bu arızayı bir düşünebilsek, zaten, soracak, okuyacak ve öğreneceğiz. Bu nedenle, insanlar kıyafetlerine göre karşılanır, fikirlerine göre yolcu edilirlermiş.?Bilinmedik aş, sonuçta ya karın ağrıtacaktır ya da baş?

   Bilmediğimizi bilmiyorsak, bundan dolayı göremeyeceğiz, bilemeyeceğiz, netice itibariyle, bilmediğimiz için kolayını, pek tabi berbat edeceğiz alayını. Bütün bu işlerin başı da sonun da aynıdır. Ne değişecek ki? Kaldı ki, ciddi meseleler, öyle cafcaflı giyimle de, saltanatla da olmuyor. Bütün bu işler, hepimizin bildiği kadarıyla KAFAYLA-BİLGİYLE-BECERİYLE oluyor. Nitekim, bin âlimin dahi bilemediğini, bir arif ne de güzel biliyor. Çünkü, arif olanlar bir işaretten dahi anlayabilen, akıllı, fikirli insanlardır. YANİ, ADAM GİBİ ADAM. Öte yandan, Hazreti Molla?yı bilenler biliyor da, bilmediğini bilmeyen zavallının kulağını kim çekecek? Bir de, bu beyin sahibinin bir nebze unvan ve makam sahibi olduğunu düşünelim. ?Yandı gülüm keten helva?. Bu işlerin maalesef, yerine ve zamanına göre, ne yaşı ne başı, ne de seni beni olmuyor. Şimdi kalkıp da, eşek gibi CEHALET TAŞLIĞINA düşmenin bir anlamı var mı? Bir bilmeyen, bir bilenle oturup düşüp kalksa, bilmeyenin, sonuçta inanınız ki çok yalanı doğru olacaktır. Bu işler böyledir. Bilmediğini bilmeyenler, saniyen, yalancılar, şekilciler, şovmenciler, çok da yemin ederler ama, gel gör ki yeminlerinde de durdukları hiç görülmemiştir. Bu tayfa her kim olursa olsun, köprüde de yürüse, bu köprüler yıkılır, ayaklar da kırılır. Çünkü BİLMEDİĞİNİ BİLMEYENİN 1. dereceden yardımcısı şerler ve şeytan güçlerdir. BUNLAR DOĞRU YOLU GÖSTERİRLER Mİ? Cehaletine esir olanlar, nimetin kadrini bilmezler. Bilgisiyle, görgüsüyle ehil olanlar ise, kısmetlerini daha da arttırırlar. DOĞRULARIN, ÖTE YANDAN BİLGİ HAZİNESİYLE YAŞAYANLARIN ZELİLİ DAHİ, CAN İÇİN BAL OLMUŞTUR. Bütün bu işlerin, ne yazık ki, öyle bir zamanı geliyor ki, amiri, memuru, siyasetçisi, eğitimcisi, velhasıl resmisi ve sivili olmuyor.

   Sayın okurlar;

   Bilmediğimizi bilmiyorsak, bir kuruşluk şahsi menfaat uğruna türlü yeminler ve yalanlar söyleyebiliyorsak, bu noktada, gelecekte yeni yetişen gençlerimize hiç mi hiç iyi örnek olmayacağız. Sonuçta, ne yazık ki altı kaval üstü şişhaneyle bitiyor. Halkımız arasında, çalışkan, kültürlü, edepli, vakarlı, inançlı kimselere (SENİ YETİŞTİREN, ANNE-BABA VE HOCAYA HELAL OLSUN DERLER). Yazımızı Hamam-ı Zade İhsan?ın bir şiiri ile bitiriyorum:

   Hani meydanda eser? Lafla değirmen mi döner?

   Dereden, kurbağalar ses çıkarır vak vak ile

   Bizde yok fik-i ala, laf atarız subh-u mesa

   Leyleğin bad-i heva ömrü, geçer lak lak ile.

   İşte böyle sayın okurlar. Öyle ya; AT MARTİNİ DEBRELİ HASAN DAĞLAR İNLESİN! OH NE ALA. Bir gün gelir insana sormazlar mı? Elime ne döktün ki yüzüme ne süreyim?

   Subh-u: Sabah

   Mesa: Akşam
İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: