TELEVİZYONDA KONUŞ TATBİKATTA
SIVIŞ
19.08.2009 00:19:12
Sayın
okurlar;
Sıvışmayı çoğumuz biliriz.
Sıvışma, ?kaytarma, boş verme, dikkate almama? anlamlarında yerel
ağızda bir halk
deyimidir.
Televizyonlarda, birçok
siyasilere, birçok bürokratlara, birçok hizmet erbabı sunan kimselere
bakarsanız ve dikkat ederseniz, konuşmalarında, evvel Allah
ağızlarından bal akıyor ve çoğunun hizmet alanlarında da
yapamayacakları işleri yok. Gelgelelim, bu arada haklı tenkitlere de,
maalesef çoğu kez tahammül gösteremiyorlar. Ancak, olgun başaklar
misali, düşüncesi, beyni, fikri sağlam olanlar bu potanın içine hiç
düşmüyorlar. Pek tabi ağır gamgayı yel kaldırmıyor. GERÇEKTEN, ASIL
AZMIYOR, BAL KOKMUYOR, ŞABDAN DA ŞEKER OLMUYOR, BÖYLECE, CİNSİ DE
CİNSİNE ÇEKİYOR.
Sayın
okurlar;
Gelelim gerçeklere. Her nasıl
oluyorsa, işimize gelmediği zaman, kulağımızı hemen yakından
göstermiyoruz. Başımızın üzerinden dolaştırarak da göstermiyoruz,
taaaa? kolumuzu ayağımızın altından dolaştırarak gösteriyoruz. Niye?
Çünkü işimize öyle geliyor.
Söz
ağızdan çıkar ve söz adamın mihengidir. Söyledikçe söz üreyecektir,
estikçe de toprak üreyecektir. Ancak, şu da bir gerçektir ki ÇOK SÖZ
MALOZ GİBİDİR. Aslında, bu işlerin temelinde ve özünde yatan şudur:
Bir sözün tesiri oluyorsa, gök kubbede zaten çınlıyor. Yoksa rezil
rüsva olup gidiyor. Nitekim söylemekten söz uzar, emek artar, ama
söyleyenden ziyade DİNLEYENİN de arif olması gerekir. Musiki nedir
diye Şirazlı Sadi?ye sormuşlar. Sadi de? bunu tarif etmeden evvel, şu
noktayı öğrenmem gerekir? diyor. Dinleyen kimdir ve ne
kabiliyettedir? demiş. İşte bunun için MUSİKİ DİNLEYENE, TERBİYE
ALANA GÖREDİR. Gerçi, noksanını bilenler çoktur. Öte yandan, hakkın
indinde de yanlışlık yoktur. Durum böyle olunca, söyleyene fazla
bakılmaz, yine bunun içindir ki KAMİL OLANLAR GÜNAHLARINI DAHA GÜN
DOĞMADAN BİLİRLER. Söz gerçekse yani, aslı varsa mühimdir. Dikkatsiz
kelam ise, nafile kelamdır. Kadrini tenzil-ila eyleyenler güftar
olurlar. Güftar söz ve şiir anlamındadır. Günümüzde çoğu kimseler,
beni onaylayın, beni tasdik edin diyorlar ama bakalım ki gerçek
nedir? Söz ebesinin, her dediği olacak diye bir kayıt mı var? Nitekim
bir kısmı söz ebeliğine, lafazanlığa devam ederken, bir kısmı da
babayı sühandır. (sühan: güzel söz ve lakırtı anlamındadır)
Sayın
okurlar;
Bilinmelidir ki ?kelamın gümüş
ise, sükûtun olsun zeheb, kemal ehl-i kemali sükût ile buldu hep?
diyor şairimiz. Gerçekten de sözler ağızlarda, dillerde, pişirilip
devşirildiği zaman ne güzel oluyor. Kaldı ki, sözün ana sermayesi
tutulmaktır. Örneğin; oltadaki yem balığı avlamak içindir. Ona kalkıp
da cömertlik lokması dersek, oltaya takıldığımız gündür! Özetle,
düşüncesi, gerçeği, özü yansıtmayan ve aldatıcı gel-git akıl,
bilinmelidir ki hayvandan daha aşağı olmanın, HİLESİ VE ZİLLETİ
içindedir. Yine söylüyorum, Cenab-ı Hak hiçbirimizi doğrulardan ve
gerçeklerden ayırmasın.
Zeheb:
Altın