KONUŞMUŞ OLMAK İÇİN KONUŞMAK
23.11.2009 00:44:20
Sayın Okurlar;İnsanoğlu, hemen hemen her
çeşit konudan laf eder. Dikkat edilirse, bu konuşmaların bir
kısmında, şekil, özenti veya KONUŞMUŞ OLMAK İÇİN KONUŞMAK, çoğu kez
açık bir şekilde görülür. Zannediyoruz ki, yaşlar ilerledikçe,
ünvanlar çoğaldıkça, para, pul, mevki arttıkça veya yetki sınırları
çoğaldıkça KONUŞMALAR GÜZELLEŞİR, KONUŞMALAR İTİBAR KAZANIR. ASLINDA
HİÇ İLGİSİ YOK. Çoğu laf ola. O zaman demezler mi ?ver bir lüle
tütün? Nitekim atalarımız yıllarca ?Laf söyledi bal kabağı? diye
boşuna dememişler.
Sayın Okurlar;
Biz elbetteki bir eleştiri hocası
değiliz. Onu zaman zaman söylemişimdir. Ben sadece gördüklerimi ve
düşündüklerimi aktarıyorum. Ve diyorum ki, laflar torbaya girmez,
lafın endazesi olmaz. Bazen konuştuklarını zannedenler, maşallah öyle
laflar ediyorlar ki, bu hödükler sönmüş ateşi körüklemeden öte hiçbir
işe yaramıyorlar. Lafla dükkan açılmaz. Lafla iş bitmez, lafla menzir
alınmaz, boş laflarla borç da ödenmez. SÖZ EBESİ TANDIR
KEBESİ.
Beni tasdik edin diyorsun
ama
Bakalım doğru mu, ey söz ebesi her
dediğin.
?Muallim
Naci?
Sayın
okurlar;
Sözler ne kadar ucuzsa, işler o
kadar pahalıdır. Bizim mesleğimiz akademisyenlik dalında
müzisyenliktir. Bunu şunun için söylüyorum. Biz de akorda gelmeyen
sağır tel sandır ve pastır. Böyle olunca çıkardığı ses hiçbir işe
yaramayacaktır. Bu telin istediğin kadar kulağını bükün, akorda
gelmesi mümkün değildir. Bozulmuş, bitmiş ve bu telin gürlük derecesi
ömrünü doldurmuştur. Bu tele yapılacak en güzel dava, çıkarıp
atmaktır. Nitekim eksik kafada, eksik bilgiler oluyor. Böyle olunca,
bu beyinde iyiyi kötüden ayırma hassası da olmuyor. Sevgili
Peygamberimiz, noksan kişiye MELÛN demiştir. Bunu, akıllar, noksan
diye tevil ederler. İnsan düşüncesinde noksan olanlara, yani beyni
basmayanlara Hak?da acımıştır. Konuşmalarda, yalan, riya, şamata,akıl
eksikliğinin eseridir. Bu aslında insan için bir ızdırap ve derttir.
İşte buna lanet edilmesi icap eder. Bunlardan uzak olanlar da pek
tabi Allah?a yakın olurlar. Ama, ancak konuşmalar insan hayatını ve
ruhunu dinlendiriyorsa, o kişinin kolundan da çıkmamak gerekir. Bir
anlamda akıl noksanlığını gidermek mümkün de, laf ebesinden konuşma
üslubundaki usulün giderilmesinin imkanı yok. Yalan, sahte, basit,
çıkarcı ve artistik konuşmalarında, ?atlarını, devamlı deniz köpüğüne
süren, şimşek ışığında da mektup okumaya kalkan, böylece temiz ve
anlamlı sözler yerine, manasızlıklar saçan insan, her kim olursa
olsun zaten yaşarken yeri de boştur.
Allah?ın güneşi, azarlama burcuna
girdiği zaman bu lafazanların söz konuşuyorum diye masum vicdanları
ve gönülleri aldatmalarından, yüzleri zerre kadar kızarmamıştır.
Bildiğim ve inandığım odur ki, kebap gibi kızaran yüz, doğru da,
saygılı insanlar da ve utananlar da
olur.
Bu dil, bu ağız insanlara hakaret
ve küfürler için değil, yalanlardan uzak, doğruyu ve güzeli tanıtmak
için yaratılmıştır.