DİKKAT-GÖREV-SORUMLULUK-YETKİ
01.03.2010 00:24:37
Sayın
okurlar;
Yıllarca düşünmüşümdür. Bir
insanın, en büyük özelliklerinden birisi de, dikkat, görev,
sorumluluk ve yetki unsurudur. İki gün evvel, Balıkesir?de meydana
gelen grizu patlaması ve 13 ölü, daha evvel de, bu türlü kazaları
yaşayan masum insanların, ekmek parası uğruna hayatlarına son
vermesiyle ülke sarsılmıştı. Kaza olur da ?Kaza da göz göre göre
davet edilmez ki?
UZUN LAFIN KISASI. NE
OLURSA OLSUN, SONUÇTA OLAN ÖLENE OLUYOR.
Evi, ailesi, permeperişan bir
vaziyette, maddi ve manevi yıkıntıyla sürüp gidiyor, bu masum
aileler, yıllarca belini
düzeltemiyor.
Geçen yazımda da bir nebze
temas etmiştim. Dikkatlice bakarsak, Türkiye?de sebepleri değil, daha
çok sonuçları tedaviye kalkıyoruz. Birçoğumuzda da akıl(GEL-GİT,
LEYLA VE BU AKIL BİR KARIŞ DEĞİL, BİN KARIŞ HAVADA). Özellikle
yıllarca dikkat, görev, sorumluluk ve yetki derslerinden nasıl
oluyorsa ikmale de değil sınıfta kalıyoruz. Şimdi, avami de olsa şu
düşüncelere bir bakınız:
-BUNLARDA NE
VAR Kİ?
-SEN ONLARI
BOŞVERSENE.
-YAZI VAR, KIŞI VAR,
GÖRÜLMEDİK NE İŞİ VAR?
-AMAAAAAN SEN DE,
İŞİN YOK MU?
-İŞ OLURUNA
VARIR.
-BU GÜNÜN YARINI DA
VAR.
-ACELEN
NE?
-ARKANDAN ATLI MI
KOVALIYOR?
-NE OLMUŞ YANİ, ÇOK MU
MÜHİM?
-AKŞAM OLDU, ŞEYTAN
KARIŞIR.
-ELİN AKILLISI SEN
MİSİN?
-ÖLEN ÖLÜR, KALAN SAĞLAR
BİZİMDİR.
-GÜN BUGÜNDÜR, YARININ ISSI
VAR.
-BU DA GELİR BU DA
GEÇER.
-GÜN OLA, HARMAN
OLA.
-TABAKHANEYE POST MU
YETİŞTİRECEKSİN?
-GÜN SENİN, DEVRAN
SENİN.
-GEÇEN GEÇTİ, GELENE
BAK.
-ŞİMDİ DENETİMİN SIRASI
MI?
Sayın
okurlar;
Bütün bunlar, bir başka
anlamda; vurdumduymazlığın, ihmalin sonuçları değildir de
nedir?
Efendim; ihmal daima ikbale
zarardır ve ihmalcinin iki yakası kesinlikle bir araya gelmez. Hiçbir
ihmalcinin öte yandan Anadolu tabiriyle KABURGASI KALIN, KAFASI SEPET
İNSANIN, OĞLU DA UŞAĞI DA OLMAZ. Bundan böyle, ihmalin her gün zararı
çekilir. Ya ölenlere ne demeli? Bunları geri getiren var mı? Bu masum
ailenin, bu dertli ailenin gözyaşlarını kim dindirecek? ?Kafa boşsa
göz işe yaramaz.? Genelde, başa ne geliyorsa ciddiyetsiz, seviyesiz,
düşüncesiz, ihtiyatsız, dikkatsiz, sorumsuz, görevi savsaklayan ve
yetki kavramlarını yanlış kullanan; ayrıca denetimlerin yerinde,
zamanında ve tam anlamıyla yapılmamasından kaynaklanmıyor mu? Yani
özetle, bu nahoş olayların, ana sebepleri bunlar değil mi? Dünyadan
haberi olmayan, sadece ense kulak ve midesi için yaşayan, izandan
yoksun, düşünceden kısır insanların, zararı, sadece kendisine olsa,
bir yerde amenna. Ancak, başkalarına da telafisi mümkün olmayan büyük
yaralar açıyor. Günümüzde kuduzun dahi, erken teşhiste tedavisi
pekala yapılabiliyor ama; bunların tedavisi de mümkün değil.
Sayın
okurlar;
Teşbihte hiçbir zaman hata
olmaz. Örneğin: Kafayı çek, kazayı yap, kaderim de. Ormanı yak, kaç,
yakalan, bir defa oldu de. Evin temelini sağlam atma, başına
yıkıldıktan sonra hayıflan. Akşama kadar uyu, horla, kımıldama, ondan
sonra işime yetişemedim de. Çocuğu doğur, cami kapısına bırak, rızkı
nasıl olsa gelir de. Utanmadan, çal çırp sıkılma, utanma, ondan sonra
da şaşırdım de. Depremde, yangında tedbirini alma, daha sonra vay
anam diye bağır.
Bu kafayla öyle
mi?
Bu kafa nereye kadar gider ve neyi
çözer? Bunun seni-beni olmaz. Önemli olan böyle bir kafada olmamak.