SANATÇI SOYTARI OLURSA
05.03.2010 00:51:12
Sayın
okurlar;
Sanat ve sanatçı dünyası, çok
geniştir. Ancak, gerçek sanat ve gerçek sanatçıyı bulmak, her geçen
zamanda zorlaşıyor. Çünkü, sanatın içinden gelen, onun inceliğini
bilen ve onun bilimselliğini öğrenen gerçek sanatçıda evvela, Anadolu
tabiriyle, bir hanımefendilik ve beyefendilik vardır. Yani, gerçek
sanatçı, tüm yaşantısında, ölçüyü, seviyeyi, tevazuyu ve hoşgörüyü
kendisine şiar edinmiştir. Bundan böyle, hop oturup hop kalkmaz,
netice itibariyle hokkabaz da olmaz. Sanatçıda ölçü, sanatının
inceliğiyle gelir. Dolmuştaki bir grup ne olduğu belirsiz insana,
müziği tarif etmenin bir anlamı var mı? Bundan böyle, herkes, değişik
giyimle ve kuşamla, ağzına geldiği gibi konuşmayla yükselseydi,
dünyadaki bütün palyaçolar, devrin modacısı olurdu. Amatör, ancak
sakin ve bildiği kadarını anlatan hürmetkâr sanatçıya, kim ne
diyebilir? Günümüzde uyduruk sanatçılar, tabiri amiyane ile, en
azından bilmediğini bilmiyor. Örneğin, adam gerçek ressamlıktan dem
vuruyor, kamyonunun arkasına çizdiği keklik resmi, çam ağacından en
az on defa büyük. Ölçüye bak, hizaya gel! Öte yandan, müzisyen olarak
kendisini kanıtlamaya çalışan ve bu konuda, ?Müzik demek ben demek?
diyen şarlatanın, dikkat ederseniz, başı bir oynuyor, göbeği-kalçası
bir oynuyor. Yani, sanatçıya yakışmayacak bütün pespayelikler,
üzerinde mevcut. Bütün bu sakil görünüşler ve ne olduğu belirsiz
sözler, kişinin bir yerde kendisini ilgilendirir ama, unutmayalım ki,
ülkemizde yeni yetişen milyonlarca gençlerimiz var. Örnek alınmaz mı?
Yetmiyormuş gibi, burnuna, kulağına, göbeğine, alnına, dudağına
taktığı hızmalar ve halkalar da cabası. Yani, ortada müzik yok. NE
VAR? KALÇA VAR, GÖBEK VAR, FİZİK VAR. Haydi arttırmayalım, orada
kalsın. Kendisini, seviyesini, toplumunu, sanatını bilmeyenin her
tarafı sanat olsa ne yazar? Unutmayalım ki, bu büyük milletin, bir
tarihi, bir kültürü, bir sanatı ve dünya müziğinin rengini
değiştirecek birbirinden güzel özellikleri var. Bilinmelidir ki,
pislik böceğinin vatanı pisliktir. Gülün aşığı da, dünya
kurulduğundan beri bülbül olmuştur. REZALETLE OLAN KÂRDAN, GÜZELLİK
OLAN ZARAR YEĞDİR. Her seviyesiz, sadece kendini düşünür ve kısadan
(pişir yiyelim, döşe yatalım)der.
Sayın
okurlar;
Pekmez güzel olursa, sinek
Bağdat?tan dahi gelirmiş. Bundan böyle, her kim olursa olsun, işini,
gücünü, kültürünü, sanatını, töresini bilmeyen insan, (hoşt)tan
anlamayan süs köpeğinden farksızdır. Dolayısıyla, iş bilene ve
başarana verilir. Ağır yongaları yel kaldırmaz. Kalaycının kalayı
yoksa, kalçayı sallar durur. Nitekim, kabiliyet talim ile olmuyor.
Eşeğin anırmasını duyan, Fars ülkesindeki İstihar kalesi, utancından
hücceten yıkılmıştır, uçmuştur. Velhasıl, YÜZ GÜZELLİĞİ, HAMAMDAN EVE
KADAR DA OLSA, HUY, DOLAYISIYLA SEVİYE, ÖLÇÜ, TERBİYE VE DE AKLIN
GÜZELLİĞİ, ÖLENE KADARDIR. Pek tabi, bunları bilene ve anlayana ?