ÖZENTİ BOZMALARI
17.03.2010 00:16:42
Sayın
okurlar;
Bağışlarsanız, benim bildiğim
kadarıyla insanlar, kimlikleri icabı, tarihini, dinini, milliyetini,
sanatını ve kültürünü öğrenir, öğrenmekle de kalmaz, ona saygı duyar.
Pek tabi o saygı ve öğrenme bilinci o muhteremde varsa. Bilhassa özel
televizyonlardan, çeşitli yayın organlarından zaman zaman,
bilinçsizce hazırlanmış magazin dünyasından, ortaya konulan
görüntüler, insanı çok düşündürüyor. Örneğin, SANATÇI MI SOYTARI MI?
ÂLİM Mİ ZALİM Mİ? Neler neler. Divan edebiyatımızın büyük şairi
Nedim?in, bir şiirinde dediği gibi (BENDE ANLAYAMADIM, KIZ MISIN
OĞLAN MISIN KÂFİR) sözü, o günü de bugünü de nasıl görmüş. Nitekim
okumak, öğrenmek zahmetine katlanmayan, üretemeyen ancak, bol bol
tüketen ve parazit yaşamaya alışmış, işinin de cambazlığı ve
şeytanlığı düşünen kafalar günümüzde gerçektende az değil. Hırsızlık,
haksızlık, yüzsüzlük diz boyu. Dikkat ediyorum da, olgun başakların
boynu nasıl eğikse, terbiyeli, ince düşünceli, faydalı ve verimli
insanların düşünceleri de o kadar asil, bir o kadar da temiz ve ağır.
Buradaki ağırlık sözcüğü pek tabi beton kafanın, moloz kafanın, taş
kafanın ağırlığı değil. Öyle bir muhteremin beynin de olgunlaşan aziz
aklın ağırlığı. Daha çok televizyonlarda görüyorum. Örneğin; aklı
ihtirasının bir karış yukarısında, sanatçıyım diyen bir insan, (
musikiyi- MUZİKİ diye telaffuz ederken düştüğü pespayeliğin farkında
değil) Bolca, şekil, bolca özenti, bolca laf kalabalığı, ciddiyetsiz
bir giyim ve ne olduğu belirsiz konuşmalar. BİLGİ, İLGİ, KÜLTÜR,
BECERİ, sıfıra sıfır, elde var sıfır. Yine bu noktadan hareketle
diyorum ki, yaptığı müziğin, kalitesinden eser yok. Yaptığı şey,
fiziki görüntü, bağırıp çağırma velhasıl sonuçta GÜRÜLTÜ. Kendi
kültürünü, kendi sanatını bir tarafa atmış, başkalarının hayranlığı
içerisinde ve uluslar sosyetesinde, kendini görme ve yer alabilmenin
taklitçi fakat aciz gidişatı. Bu örnekler çoğaltılır. Adam, ressamım
diyor, kamyonun arkasına çizdiği keklik, bıldırcın resmi, çam
ağacından en az elli kere daha büyük. Ancak, kendisine göre, atıp
tutmanın sevdası içerisinde, yaptığı tek şey, ZAVALLI, BİLMEDİĞİNİ
BİLMİYOR. Adam nerdeyse, rahmetli Bedri Rahmi Eyüpoğlu?na, Şeker
Ahmet Paşa?ya, Osman Hamdi Beye ders verecek kadar da ihtiras dolu
bir kafa taşıyor. Pek tabi, bütün bunlar, kişinin kendisi ile olan
orantılı durumları. Ancak bizi ilgilendiren tarafı, dün de bugün de
olduğu gibi, yetişen bir gençlik var. GÜZELLİKLER DİYARINA GİTMEK
VARKEN, ÇİRKİNLİKLER DİYARINA GİTMENİN VE KÖTÜ ÖRNEK OLMANIN BİR
ÂLEMİ VAR MI? Bir meseleyi çözebilmek görmek içinde öyle fazla
mektebe ve medreselere gerek yok. Aklın yolu birdir. Medeni
kanunumuzda dahi, bir insan, Türk vatandaşı, 18 yaşına geldiği zaman
kendisini reşit kabul eder. Özetle; kültür bir yerde ne kadar
cehaleti kaldırsa da, eşekliğin devam ettiği de ayrı bir
gerçektir.
Cenabı Hak, hiç kimsenin
yoluna yolsuza düşürmesin ve aziz akılından da etmesin. Büyükler,
Atalar ( aklımız, fikrimiz Yüce Allah?a emanet ) diye boşuna
dememişler.