YERİNDE SUSMASINI BİLMEK
28.05.2010 00:13:39
Sayın
Okurlar;
CHP Kurultayı, patırtısız,
gürültüsüz tamamlandı. Görev alanlara başarılar ve engin mutluluklar
diliyorum. İnşallah, ilkeleri doğrultusunda, bir isabetsizliğe
uğramadan, siyasette yollarına devam ederler. Ancak, her ne surette
olursa olsun, hırsla hareket, ani, fevri ve hissi beyanlar, bırakınız
partiyi, başta insanlar olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşlara da
zarar verir. Bu arada, sayın Deniz Baykal?a da bundan sonraki
yaşantısında sağlıklar ve afiyetler
diliyorum.
Sayın
Okurlar;
Ana konumuz, söz söyleme sanatı
ise, bildiğim odur ki, her sözün bir başı, ortası ve de sonu vardır.
DÜNYADA, BİLEREK KONUŞMAK KADAR GÜZEL ŞEY YOKTUR. Örneğin, şahsi
menfaatlere, şovlara, reklama dönük her konuşma, kaldırım kültürüdür.
Saniyen, bir başka anlamda, bu türlü anlamsız konuşmalar, köprü altı
haytalarının işidir. Nitekim ağzı bozuk olanın, dil perhizi olmaz.
Pek tabi, ağzı, dili büyük olana kepçe kaşık olur. Öte yandan horozu
çok olan kümeslerde de sabah geç olur. Konuşma sanatını, söz söyleme
adabını, bunların nezaket ölçüsünü, ayrıca konuya olan ağırlıklarını
bilmiyorsak, en azından hayvanlar gibi susmasını öğrenmeliyiz.
Yılların, tahsilim, terbiyem, bulunduğum müşavere meclislerindeki
fikir teatilerim, (genel anlamda) bana bu konuları yakından
göstermiştir. Her zaman da söylemişimdir. (İnsanlar, kendi ayıpları
ile meşgul olursa, başkalarının ayıplarını aramaya zaman bulamazlar)
sözünü çok severim. Biz ayrıca, bu konuların akıl ve fikir uzmanı da
değiliz. Yerimizi, yurdumuzu, işimizi, seviyemizi biliriz. Bugüne
kadar da bu konularda kimseleri hedef almışta değiliz. Dediğim gibi
bunlar benim genelde şahsi düşüncelerimdir.
Dil, daima adamı beyan eder. Dil
bilmezin, dediğini tutmazın yanında oturmak sadece ve sadece zaman
alır. DİL VAR BAL GETİRİR, DİLLER VAR BELA GETİRİR. Bu dil, aslanı
kedi yaparken, kediyi de getirir biranda aslan yapar. Türk
Musikisinde, (DİL YARESENİ ANDIRACAK YARE BULUNMAZ, DÜNYADA GÖNÜL
YARESİNE ÇARE BULUNMAZ) şarkısını da çok severim. Bundan böyle, ağır
yongaları yel kaldırmaz. Musikiye gelmişken, şu noktayı da hemen
ifade edeyim. Musiki de, DİNLEMEK, ÇALMAK, SÖYLEMEK VE ESER MEYDANA
GETİRMEK ÇOK ÖNEMLİDİR. Buna Fransızca Apresiyasyon denilir. Divan
edebiyatımızın büyük şairi Nef-i, Kuşlar Aleminin şakrak sesli
bülbülü, gel gör ki, hep dilinin belasını
çekmiştir.
Eyle perhiz, sakın dilden,
her hata dilden çıkar,
Cahile verme
sırrını, sırrın elinden çıkar (Kul Nesimi)
Sükût edenler daime selamet
bulmuşlardır. Belaya uğrayanlar ise çok söylemenin yüzünden beladan
kurtulamamışlardır. ELBETTEKİ, SANA SENDEN GELİR NE GELİRSE, BAŞIN
RAHAT OLACAKTIR DİLİN DURURSA. Dilbazlıkla, yalakalıklarla, yalama
ağızlarla, şarlatanlıklarla yürüyenler, gün gelir o kafası ve
düşüncesiyle, tuzlaya, çamura, dört ayağının üzerine çakılan eşek
gibi saplanır kalır. Daha sonra da, bir bilen, bir molla kasım çıkar
(çekemiyorsan bu yayı, bu oku, git oğlum mektebinde oku) der.
Bundan böyle bildiğim ve inancım
odur ki, her söz söylenmez, akla gelen her iş işlenmez, her ağaç
taşlanmaz. Kaldı ki, işi bilenler ve söz ustaları varken, ustanın üst
tarafından dükkan tutulmaz. AKLIMIZ, FİKRİMİZ ALLAH?A EMANET OLA,
AYRICA HERKESİNDE YOLU AÇIK OLA?