HERKES İŞİNİ BİLMELİ
30.06.2010 00:21:21
Sayın
Okurlar;
Söz, bir yerde ve bir anlamda,
insanın mihengidir ama ortada, bir tatbikatı yoksa bütün konuşmalar
boşunadır. İşini, aşını, eşini bilenler, çoğu kez hayatlarında
başarılı olmuşlardır. Aslında, çok söz moloz gibidir. Önemli olan,
sözün içerisindeki anlamdır. Sadece konuşmuş olmak için konuşmak,
insanoğluna hiçbir fayda sağlamamıştır. Kaldı ki, çoğu zamanlarda
benimde şahit olduğum bazı olaylar var. Herkesi ve herkesimi, tenzih
ederek ifade edeyim ki, insanoğlu, bizatihi, mensubu bulunduğu görev
alanını bırakıyor, hiçte ilgisi ve alakası olmayan konular da ahkâm
kesiyor. Yani, kendisiyle ilgili konuları iptal ediyor, iş olsun diye
işgüzarlığa soyunuyor. Benim bildiğim kadarıyla, insanoğlu, konuşmuş
olmak için konuşmaz veya yazmış olmak için yazmaz. Örneğin,
siyasetten, politikadan, uzaktan yakından hiçbir bilgisi yok,
öğrendiği üç buçuk kaldırım kültürüyle, siyasi tarihinde, milli
tarihinde altını üstünü getiriyor. Bu kişi, bende olsam hemen
çizeceksin. DÜNYANIN, EN TEHLİKELİ, EN KORKUNÇ VE EN İSABETSİZ
İNSANI, ( BİLMEDİĞİNİ BİLMEYEN İNSANDIR) İki günlük seyisliği,ile üç
günlük at gübresini karıştıran, seyis,o attan bir gün çifteyi yer.
Konu kültür ve cehalet meselesi değil, doğruyu ve kendisini tanıya
bilme meselesidir. Merkep?de,
yüzme
biliyorum demiş ama gel gör ki, ırmağın kenarına gelince ( hepsini
unuttum demiş.) Yani, bu kafa, bu beyin, bu göz ve bu kulak merkep?te
olduğu müddetçe, daha çok ipe düşer, bilmediği otlar,ya karnını ya da
başını ağrıtır. İnsanoğlu, az bilir, çok bilir, ancak doğrusunu
bilmediği müddetçe isabetsizliğe uğraması
mukadderdir.
Sayın
Okurlar;
BİLİYORUM KELİMESİ, ÇOK GÜZEL
KELİME OLMAKLA BERABER, ACABA NEREYE KADAR BİLİYORUZ? Okuma yok,
yazma yok, çalışma yok, alın teri yok, müsbet düşünce yok, tecrübe
yok, geçmişi bilmiyoruz, bütün bunlardan sonra kalkıp bildiğimizi
iddia ediyoruz. Adama gülerler. Öte yandan, üç kuruşluk bilgiyle on
kuruşluk konu çözülmez. Bunun içindir ki, dünyamızda birçok insanın,
bu nedenle bu düşünceyle, zaten yaşarken yeri boştur. Makam, saltanat
bir yerde elde edilir ama onu yerine getirecek sağlam bir düşünce
kuvvetli iş gücü olmadıktan sonra neye yarar. Özetle, eski bir
atasözüdür ama çok yerinde kullanılmış bir darbı meseldir. ( Herkes,
evinin önünü süpürürse, şehrin sokakları, caddeleri temiz kalır. Bir
filozof ne kadar güzel söylemiş. GÖLGE ETME, BAŞKA İHSAN İSTEMEM
İŞİNİ BİLMEYEN, GÜCÜNÜ BİLMEYEN PARAZİT BİR KAFANIN YANINDAN UZAK
OLANLAR ALLAH?A YAKIN OLURLAR. Kaldı ki, eskiden olduğu gibi, usul
yok, erkan yok, hizmet yok, üretme yok. Yani yok oğlu yok. Kendisini,
işine adamış, gücüne adamış insanlar, gevezeliği bırakır, ahkam
kesmeyi bir yana atar, böylece İŞİNE GÜCÜNE VE ASALETLİ HAYATINA
BAKAR. Değirmen taşı, dönmeyi kendinden bilirmiş. Hiç bilmiyor ki, o
koskoca taşı döndüren bir kuvvet vardır(El ariftir, yoklar senin
bendini, dağıtırlar tuzağını fendini)Siyasette, ticarette velhasıl
hemem hemen her konuda böyle telaşalar, gel gör ki azalacağı yerde
artıyor. Cenabı hak, bir insanı bildiğinden geri koymasın, Abra
Kadabrayla hayat, şapkanın içinden tavşan çıkarmaya benzemez. Sözün
özüne gelelim. Az bilelim ancak öz bilelim. Millet, cilalı sözlerden,
yuvarlak masa toplantılarından, arzı endamla hareket eden artistik
görünümlere iltifat etmiyor. Görelim Mevla?m neyler, neylerse güzel
eyler. BU BAŞ, BOSTANDA BİTMİYOR. Bir şair ne güzel demiş.(Gönül
gönül dertli gönül, senin kilon kaça gönül.) Bir insandan, RUHU,
MANEVİYATI, MÜSBET DÜŞÜNCEYİ ALIRSAN, GERİYE, ET, KEMİK VE SİNİR
KALIR. Bu hayvanda da var.