DEVLETİ DÜŞÜNMEK
08.10.2010 00:17:46
Sayın
okurlar;
13. yüzyıldan günümüze kadar,
devlet kelimesi üzerinde, çok atasözleri, deyimler yer almıştır.
Bunlardan birisi de (Devletin malı deniz, yemeyen domuz)
felsefesinden kaynaklanan, klasik sözdür. Tabi, devletin malı deniz,
yemeyen domuz olursa, orada devlet, ülke, millet Sakarya olur.
Sayın
okurlar;
Az da olsa, günümüzde bazı
olaylar, devleti de, milleti de çok mu çok düşündürüyor.
Teknolojinin, bilimselliğin ayyuka çıktığı bir noktada, üniversite
gibi bir yerden sorular çalınıyor. Bugün olmuş, trafik canavarı,
olanca hızıyla devam ediyor. Son zamanlarda, yasanın bir emri
olmadığı halde, bazı yerlerde, bir kısım insanlar, okulları boykota
davet ediyor. Öte yandan, katı ve sert tutumlarıyla, iktidarı,
muhalefeti, birbirleriyle anlaşmanın zeminini hala bulamıyor.
Velhasıl, bu nahoş hadiseler, zaman zaman hepimizi etkiliyor.
Dolayısıyla, her kötü olaydan, Allah?a sığınırız. Burada, önemli olan
birinci derecedeki konu, devleti düşünmek değil mi? Hiç demiyoruz ki,
bu gemi batarsa birçokları da bu gemiyle beraber batar. Günümüzde,
maddi ve manevi sıkıntılar devam ederken, beş-altı çocuklu aile
sahibi, bunların bir kısmını, cami kapısına, karakol kapısına
bırakırken, öte yandan da devlet bana yardım etsin diyor. Devlet, her
çamın dibine bir bekçi dikemez. Yani, zevkine ve sefana göre her işi
yaparken, şurada veya burada, faydalı, verimli çalışmalar içerisinde
bulunmazken, bundan sonra kalkıyoruz, devlet bana yardım etsin
diyoruz. Allah aşkına, ülkemizde, her vatandaş, üzerine düşen görevi
layıkı veçhile yerine getiriyor mu? Eli kolu düzgün, gücü de yerinde
olan dilenci bir bayana, gel dükkânımı temizle desen gelmiyor. Niye
gelmiyor? Çünkü işine gelmiyor. Yani, bir taraftan lirayı bozuyor ama
keyfi bozmuyor. Bundan sonra, elde, avuçta, cepte, cepkende bir şey
kalmayınca, cevap hazır. (Devlet baba bana yetiş) En basitiyle,
resmisi veya siviliyle, kurum veya kuruluşları ile vergilerimizi tam
ve sıhhatli ödüyor muyuz? Bu sadece bir örnek. Devletini seven,
vatanını, ülküsünü, tarihini, coğrafyasını, milletini düşünür, korur,
hop oturup hop kalkmaz. Hedefler, gözle okunur. Hedefe baygın ve
dalgın bakılmaz. Bunun içindir ki, dünyada her akıllı, pişman olacağı
sarhoşluğa bir daha düşmez. Özetle, vatandaş olarak, üzerimize düşen
görevleri, bu güne kadar hakkın ve hukukun içerisinde yerine
getirseydik, millet olarak birbirimizle bu kadar kavga ortamı
yaratmazdık.