
Kemal Bilsel Sarısözen
kbsarisozen@boluekspres.com
Sayın Okurlar;
Günlük olaylarımızda zaman zaman, insanlar hareket tarzlarında, özellikle konuşmalarında bazen seslerini yükseltirler, bazen de yumuşak ifadeler kullanırlar. Biz bu tür örneklere bilhassa seçimlerden önce ve seçimlerden sonra da çok rastladık. Malumunuz olduğu üzere insanoğlu fen fen, çeşit çeşittir. Yani bir anı bir anının tutmaz. Şimdi gelelim sadede.
Sayın Okurlar;
Dik durmak aslında onurdur, bir şereftir, bir asalettir. Aynı zaman da sağlam bir karakterinde göstergesidir. Kısaca (Omurgasızlar) dik durmaz. Dolayısıyla, bundan böyle ezilir, büzülür, şekilde şekle de girerler. Fazilet dünyasının, fazilet erbabı insanlar, tarih boyunca daima dik durmuşlardır. Bunların gerek mayası, gerekse cibiliyeti, töresi, terbiyesi, aldığı kültür, kendilerini dik durdurmaya götürmüştür. Omurgasız olanlar da, böyle mükemmel özellikler olmadığı için, hayatlarında bir defa olsun dik duramamışlardır. Dikleşmeye gelince, bu tamamen farklıdır. Aslında anlamadan, dinlemeden, aniden dikleşmek, avami bir gösteriş, avami bir görünüm sağlar. Bu bir başka anlamda, okumuş cahilin veya okumamış cahilin cesurluğudur. Bilinmelidir ki, DİKİNE TIRAŞ, BOŞUNA TABANDIR. AKINTIYA KÜREK ÇEKMENİN BİR ANLAMI YOK. DİKLEŞMEK, HOROZLAŞMAK MÜTEVAZİ VE SAYGIN İNSANLARIN İŞİ DEĞİLDİR. AKILLI DÜŞÜNÜR, ÇALIŞIR. AKILSIZ, DÜŞÜNMEZ, BOL BOL KAŞINIR. BUNDAN DOLAYIDIR Kİ, DİK DURAN HER ZAMAN DOĞRUDUR, DOĞRULUR, DİKLEŞENLER İSE BİRANDA, KÜL OLUR, TOZ OLUR SAVRULUR. Demir tavında, dilber çağında güzeldir. Olgun meyveler, hem taşlanırlar, hem de başlarını yer eğerler.
Sayın Okurlar;
Dik kafalığın aslında mantıklı cesaretle hiç bir ilgisi yoktur. Mantıklı cesaret, bir tehlike karşısında, müspet aklın ve zekânın kullanılmasıdır. Bundan dolayıdır ki, dik durmak başkadır, dikleşmek ise tamamen başkadır. Kaldı ki, İslam’ın şartı beş, altıncısı haddini bilmektir. Aslana pençe vurulmaz, çünkü ciğerini deler. Kendi kendine arkadan ve önden saldıran sokak köpekleri, bir gün fazla dikleşmenin sonunda kafasına bir taş yer. Bunların seni, beni, onu olmaz. Yerinde susmak, insanı ele vermeyen, sadık bir arkadaştır. Alçak gönüllük bundan dolayı kendi gerçek değerini de anlamaktır. ZAFERLERİN EN BÜYÜĞÜ, DİKLEŞENLERDEN, DİK KAFALARDAN DEĞİL, KENDİ KENDİNİ YENENLERDEN VE DİK DURMASINI BİLENLERDEN GELMİŞTİR. BİLİNMELİDİR Kİ, ZAFER İRADEDİR.
Üstadım,yorumların yalın ve mesajların çok net sizin köşe yazılarınızı okurken kendi benliğimi buluyorum... saygılarımla






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!