AKILLI GEÇİNMENİN SONU

18.06.2012 00:41:32

Sayın Okurlar;

Tarih okuyanlar, milli mücadeleyi bilir, yaşı da müsaitse, tecrübesiyle olayları ortaya koyar. Her akıllı aydın, her vatansever, her eğitimli ve öğretimli Türk vatandaşı, ileride pişman olacağı bir sarhoşluğa düşmemek için, meselenin başını gördüğü kadar, meselenin sonunu da görür, çalışmalarını ona göre düzenler.

Sayın Okurlar;

Zamanında, zemininde, konusunda yani, demir tavında iken dövülür. Örneğin; yatmışım, uyumuşum, ha babam deyince sultanına dahi selam vermemişim, böyle bir kafayla, sonuçları da görünce kalkacağım bir sürü laf, bir sürü tenkit, birçok şeye de sürekli itiraz edeceğim. NE DEĞİŞİYOR, NE DEĞİŞECEK? ZAMANINDA SEBEPLERİ AÇIK BİR BİÇİMDE GÖREMEMİŞSEM, KONULARIN EĞRİSİNİ, DOĞRUSUNU TEFRİKTEN VE YORUMDAN UZAK KALMIŞSAM NETİCEDE SONUÇLARIN TEDAVİSİNE ÇALIŞIRIM. ASLINDA SEBEPLERİ GÖRMEK VE SEBEPLERİ TEDAVİ ETMEK GEREKİRDİ.

Sayın Okurlar;

Şu kuru lafları, boş lakırtıları ve uzayıp giden palavraları bırakalım. Şairimiz ne güzel demiş;

Göreli zülfünü bilmem ki, ne hal oldu bana,

Aklımı başıma devşirme şart oldu bana

Başarı, başarıdır. Kaplumbağa ve tavşan ikilisinde, yarışı kaplumbağa kazandıysa, bütün sebep tavşanın kaplumbağayı küçük görmesi, kendisini de dev aynasında zannetmesinin sonucudur. Tavşan, nasıl olsa yetişemez ümidiyle, yarışın ortasında yattı, uyudu, kaplumbağanın tam finish çizgisinin üzerine geldiğinde uyandı. Böylece yarışı tavşan kaybetti. KENDİNCE BÖBÜRLENMEYİ, BAŞKALARINI KÜÇÜK GÖRMEYİ ANLADIN MI? DOLAYISIYLA NETİCEYE GİDEMEYEN BİR KONUŞMANIN VE ÇALIŞMANIN HİÇBİR ANLAMI YOKTUR. Bütün başarısızlıklar, ciddiyetsiz, plansız, programsız, öte yandan hissi ve zayıf danışman kadrolarının geleceği görememesinden çıkar. Lafla değirmen dönmez, işler bitmez, karın doymaz, menzil alınmaz, borç ödenmez, dükkan açılmaz. Öyle yükseklerden uçmakla, havalara girmekle, alanları çok kalabalık görüp, bunlara hemen inanmakla, sonuca garanti gözüyle bakılmaz. Bütün mesele, yenilginin neden meydana geldiğidir. Ben bu soruyu, ilk defa kendime sormadığım müddetçe, muzaffer olmam mümkün değildir. Akıllıya benlik yakışır mı? Öyleyse aklınla gör, kalbinle işit. Araba devrildikten sonra yok gösterenler, maşallah ne kadar da çok oluyor?

Sayın Okurlar;

ÖZETLE; DOĞRUYU, EĞRİYİ, HIRSIZI, HAYDUTU, DİNDARI, DİNCİYİ, AKILLIYI, SERSERİYİ, ŞAKŞAKÇIYI, KAPKAÇCIYI TANIYIP, BUNDAN BÖYLE, YİNE ZAMANINDA, CAHİLDEN KALEM, DELİDEN SİLAH ALINSAYDI BELKİ DE DAHA FAZİLETLİ OLURDU.

KÖŞEMDEN GÜNCELLEME

(Kararı siz verin)

LANETİN GÜLMESİ

Efendim;

Özel televizyonların bazı oturumlarında, her nedense hem oturum biçimimizde, hem konuşmalarımızda bilhassa gülmelerimizde ölçüyü kaçırıyoruz. Hele böyle bir oturum yüksek bir konuda ele alınıyorsa, buna daha çok dikkat etmek gerekir. Örneğin, bayan; inceliğiyle ve zarifliğiyle dikkat çekicidir. Ancak, fevkalade, aşırı ve yüksek bir sesle gülüyorsa bu gülme LANETİN GÜLMESİ OLUR. ASLINDA BU TÜR HAREKETLER KİŞİYE ÖZELDİR AMA KİTLE YAYINCILIĞINDA DA YENİ YETİŞEN GENÇLERE VE EVLATLARIMIZA İYİ ÖRNEK OLMUYOR. Güzellikler diyarı varken, çirkinlikler diyarına gitmenin ne anlamı var. Velev ki bu lanetin gülmesini yapan isterse yakınım olsun. Genel olarak hemen ifade edeyim ki, (kadını eri değil, arı, yani utanması zapt edermiş) Bundan böyle yüz güzelliği hamamdan eve kadar olsa da huy güzelliği hamamdan Şam’a kadardır. Haya imanın nurudur. MAL, MÜLK, SALTANAT, SIFAT GİDERSE BELKİ BİRŞEYLER GİDER, ANCAK, HAYA GİDERSE HERŞEY GİDER.