SÖYLEDİĞİMİZİ SAKLIYAMAYIZ YAPTIKLARIMIZI GİZLEYEMEYİZ

12.10.2012 00:39:56

Sayın Okurlar;

Halkın diliyle, yerel ağzıyla(elin oğlu akıllıdır derler) Nitekim, biraz az konuşsa da o her halükarda görür, izler ve de düşünür. Bu bakımdan, halkın dilinden kaçmak mümkün değildir. Zaman zaman, nazla, bin bir niyazla, edayla, tantanayla bizi görmeye ve kayırmaya gelip de gözümüzü çıkaran az mı insan tanıyoruz. Bazen de bunun tam tersi oluyor. Hayat çizgisine bakıyoruz, efendilik, hanım efendilik, yüksek insanlık, sanki beynine, 24 grat altın gibi çakılmış. Yaşadığımız olayları, yaşadığımız konuların sebep ve sonuç ilişkileri bunlardan kaynaklanmıyor mu? Yani iyi konular, güzel örnekler, gün geçtikçe azalıyor. Yalan, riya, iftira, safsata, sanki ayyuka çıktı. Bir ara dönüp kendime soruyorum. FAZİLET DÜNYASI BİTİYOR MU ACABA? PEK TABİ BEN DE DAHİL, HERKESİN NE OLDUĞUNU CENABI HAK, HEPİMİZDEN İYİ BİLR.

Sayın Okurlar;

Bu türden konuları, ben yazmayım, siz söylemeyin, başkaları da karışmasın dersek, elbette ki nahoş olaylar daha da gelişir, üzüm üzüme baka baka kararır. Nitekim, İŞİMİZE, GÜCÜMÜZE, DİŞİMİZE, MİĞDEMİZE VE DE CEBİMİZE UYGUN DÜŞTÜ MÜ HERKESİ TENZİH EDEREK İFADE EDİYORUM AMA BALIKLAMA ATLAYIP O ANDA, YALAKALIK NASIL DA BAŞI ÇEKİYOR. Küflü tahtadan maşa, korkaktan paşa olmazmış. Eskiden anneler, babalar, erkek çocukları için ( benim oğlum paşa paşa geldi, gerçekleri de olduğu gibi anlattı der, evladıyla iftihar ederdi.) Hamamda beş taş suyu bilmeyen, hamamı başına yıksan yine bilmez. Her hakikatin köprüsü sağlamdır. Her yalancı, her inkarcı bir anda eğri kapının eğrisi, bir anda da bakmışsınız mahallenin doğrusu kesilmiş. Netice itibariyle, eğri bakan eğri görür, yalancının, inkârcının cetveli de, Pergelide, mastarı da, maksadı da kendi gibi uçuktur, yanlıştır, yamuktur. Hele böyle bir inkârı, böyle bir yalanı bilerek yapıyorsa buna halk arasında ( tecahülh-ü arif denilir) yani bildiği halde bilmemezlikden gelme denir. Halkımız buna, yerel ağızda yalandan eşek olma sanatı adını da vermiştir. Sözümüzü Nef inin güzel bir şiiri ile bitirelim.

EHLİ DİLDİR DİYEMEM, SİNESİ SAF OLMAYANA

EHLİ DİL, BİR BİRİNİ BİLMEMEK İNSAF DEĞİL

KÖŞEMDEN BİR GÜNCELLEME

(kararı siz verin)

İYİ DOKTOR TEŞHİSTEN

TEDAVİYE GİDER

Efendim;

Mesleğinde ehil doktorlar, hastasına fazla naz yapmaz ve acımaz. Bu nedenle, teşhis, bir tabip için çok önemlidir. Mesleğin de acemi her insan, vebaya benzermiş. OLACAK YA; böyle acemi bir doktor, bir gün mezarlıktan geçerken, elini gözüyle kapatmış, yanındakiler sormuşlar; ( sayın doktor; gözünü niye kapatıyorsun?) Doktor, bu soru üzerine karşılık olarak şu cümleyi söylemiş; Bu mezarlıktan yatanların çoğu, benim yanlış teşhisimin sonucu öldüler, işte bu nedenle utanıyorum demiş. Yine de mütevazı bir doktormuş ki böyle bir cevabı vermekte sakınca görmemiştir. En azından, yaptığı işin farkında ve bunu söyleyecek kadar yürekli. İşte gerçekler bunun için sevilir ve gerçeklerin arkasından bunun için gidilir. Yalanla, yanlışla, çolukla, çocukla gidersen yola pek tabi, başına gelir bin türlü bela.