BAŞARI MERDİVENİNE ELLERİ CEBİNDE ÇIKILMAZ.

29.03.2013 00:01:04

Sayın Okurlar,

Bir gerçekte odur ki genelde her başarı, kuvvetli olanlara gülümserken, zayıflara çullanır. Tez elde edilen başarılarsa, insanı kararsız ve maceraperest yapar. Güçlüklerse, başarının değerini artıran bir nevi süslerdir. Bir caza görmeden, yanılmak hakkı olduğu müddetçe de bilinmelidir ki insan, elde ettiği başarısından daima emin olmuştur. Hayatlarında hiçbir başarı gösteremeyenler ise, kendilerini başkalarının başarılarını, küçültmekle teselli etmişlerdir. Başarının en önlemli bir konusu da şudur: Hayatını, tüm görevlerini, planlı ve metotlu çalışmalarla geçiren, bundan böyle işlerini vaktinden önce yapanlar, daima başarılı olmuşlardır. DÜNYADA HİÇBİR İNSAN, ZAFERE, BAŞARI MERDİVENLERİNE, GÖZLERİ KAPALI, KULAKLARI TIKALI, AKLI YAMALI VE ELLERİ CEPLERİNDE TIRMANMAMIŞLARDIR. Pek tabi her başarı, insanın yüksek düşüncesinden ve iradesinden kaynaklanır. Bundan böyle, başarılı insanlar, meselenin başından çok, sonunu görebilenler olmuştur. Bunun içindir ki başarılı olmanın ölçü birimi, idrakten geçer. Bir gerçekte odur ki hayatında, itibarlı, güvenilir, saygın, onurlu kimseler başarıya yakalamakta güçlük çekmemişlerdir. Ancak, eli işte, gözü oynaşta, aklı kısır, kelimeleri, sözleri sıfır, saniyen eğitimsiz, sevimsiz, menfaatperest ve de maceracının her düşüncesi, hayatlarında sittin sene başarıya ulaşamamıştır. BAŞARANLAR, ALMAK İSTEDİKLERİ CEVABA GÖRE SORU SORMUŞLARDIR. TEŞBİHTE HATA OLMAZSA (ABDAL İLE APTALI ÇOK İYİ TANIMIŞLARDIR.)Ayrıca, bu kuvvetli insanlar, utanmazların hamisinin de olamayacağı akıllarından çıkarmamışlardır. Devamlı yenilenler ise, ayıplarıyla övünmeyi, meziyet saymışlardır. Başaranlar, bundan böyle rakiplerini, sahalarda görmekten de çekinmemişlerdir. Dolayısıyla, işini bilmeyen kasabın, masat elinde kalacaktır. Aklı ihtirasını bir karış yukarısında öte yandan okur değil, bakar, ayrıca ustanın üst tarafında dükkân tutmaya çalışanlar, her attıkları okun karavana olduğuna da bizzat şahit olmuşlardır. Kuvvetli akıl, muntazam zekâ, idrak edebilme, olayları teşhisten tedaviye gidileceği düşüncesiyle, her şeyi, muntazam bir şekilde mantık süzgecinde geçirmişlerdir. ÖYLE; GÖZLERİMİ KAPARIM, VAZİFEMİ YAPARIMLA NE YAZIK Kİ BAŞARI OLMUYOR.