ÇOKBİLMİŞLİK DEĞİL,GERÇEĞİ ANLATMAK VE İKNA ETMEK ÖNEMLİDİR

14.07.2014 00:00:01

Sayın Okurlar;

Görerek, bilerek konuşmak ayrı, makamla, sıfatla, saltanat ifadesine bürünerek konuşmak ayrı şeylerdir. Hepsinden öte, konuşmacının karşıyı inandırıcı bir şekilde ikna edebilmesi önemlidir. Konuşmada asıl başarıda budur.

Sayın Okular;

Yakın bir gelecekte, ülkemizde Reisi Cumhur seçimi yapılacaktır. Herkes konuşuyor, çok çeşitli kesimlerden muhtelif fikirler geliyor, öte yandan elde bilgiler, belgeler, kaynaklar varsa ortaya çıkarılıyor. Bütün bunları toplumda ilgi ile izliyor. Her toplumda olduğu gibi, bizim toplumumuzun içerisinde (okumuşu, cahili, akıllısı, delisi, genci, ihtiyarı, tecrübelisi, tecrübesizi velhasıl her sınıftan insan var.) Arif insanlar yazıyı tersinden de okur derler. Şimdi gelelim işin özüne.Teşbihte hata olmazsa ve genel olarak fikirlerimize yönelirsek şu tablolarla karşılaşmak mümkün. Örneğin (CHP’yi tavuğun tırnağından, AKP’yi ampulden, Anavatan partisini arıdan, dolayısıyla gazete tutmayı da şekillerinden anlayarak yürüyen bir takıma bir meseleyi anlatmak ve ikna etmek o kadar kolay mı?) Kişinin okumaması, yani eğitim, öğretim görmemesi onun bir kaderi olabilir. İşin bu tarafıyla zaten işimiz yok. Bu, o kişinin kendi meselesidir ve ayıpta değildir.

Sayın Okurlar;

Bilinmelidir ki makam, sıfat, saltanat, kalem, kağıt konuşmaz, onları konuşturan ve bir yerde vezir bir başka yerde de rezil eden insandaki aziz aklın doğru çalışıp çalışmamasıdır. Bir gerçekte odur ki genelde,toplum, faydalı, verimli olmadığı bir söze iltifat etmez. Onun boş ve lüks laflara karnı toktur.

Sayın Okurlar;

Aç olan insanlar ekmeğin içini, tok olan insanlar ekmeğin dışını görürler.

Bugünlerde yazarı, çizeri, tahsillisi, tahsilsizi velhasıl her kafadan bu büyük seçim tartışılıyor. Kısaca olay şudur; KONUŞAN NE ANLATIYOR, DİNLEYEN NE ANLIYOR? BÖYLE OLMAZSA,AKSİ HALDE SADECE ZAMAN GEÇER. ÖRNEĞİN; HER ELİ KALME TUTAN GÜZEL KONUŞUR, TUTMAYANLAR BİLMEZLER, BİLEMEZLER, KONUŞAMAZLAR DİYE BİR USUL BİR KAYIT MI VAR? Gerçek okçu yüz tane oku boşa atmaz. Bir tane atar on ikiden vurur. Bunun içindir ki ustaların üst tarafında dükkan tutulmaz. Zaten bu şakşakçılık, bencillik, çok bilmişlik, kibir değil midir anamızı ağlatan. Milletin karnı aç, bana karanfil ikram ediyor. Örneğin; milletin işi yok halka hiç olmamış ve olmayacak şeylerden bahsediliyor vs. yani özetlersek (benim karnım ağrıyor, senin neren ağrıyor?) bir nevi kasap et derdinde, koyun can derdinde. Bununla da kalmıyor, üstüne üstlük gerçekler ortada iken bildiği halde bilmemezlikden geliniyor. Netice itibariyle,nasıl kazandım, neden yenildim sorusunu, kişi evvela kendisine soracaktır. Dolayısıyla,kendini çok yükseklerde gören afakifikirler devam ettiği müddetçe böyle bir düşünce bindiği dalı daha çok keser. Bu türden işler, öyle kolay kolay sıradan görülen işler değildir. Yine bu işler,ahkâm kesmekle, yüksek perdelerden konuşmakla olmuyor. Yukarıda ifade ettiğim gibi kısaca ve özetle VATANDAŞIMA, KONULARIMI ANLATA BİLDİM Mİ, İKNA EDEBİLDİM Mİ, BANA İNANDI VE GÜVEN SAĞLADI DÜŞÜNCESİNE GİREBİLDİM Mİ.(OLAY BUDUR.)BİR ŞAİRİMİZ NE GÜZEL DEMİŞ;

EL ARİFTİR YOKLAR SENİN BENDİNİ

DAĞITIRLAR TUZAĞINI FENDİNİ

Sayın Okurlar;

Elin oğlu hiç bilmiyormuş gibi durur ama iğnenin deliğinden de Hindistan’ı seyreder.