• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

OKUMA ÖZÜRLÜLERE

28.07.2012 00:14:16

            Bir bina inşa etmeye kalkışınca dünyanın neresinde olursanız olunuz sanırım öncelikle temel atmayla işe başlarsınız.Dünya kuruldu kurulalı çatıdan başlayarak bir bina kurmaya çalışan birine de rastlanmamıştır.

            Bu mantıkla hareket edecek olursak ki doğru olanda budur,hem en son gelen hem de ilim ve tekniğe aykırı hiç bir noktası bulunmayan bir din olan islamiyetin emirlerine uymayıp da islamiyette mensubiyetten bahsetmekte o denli yanlış bana göre.

            Ne demek istediğimi anlamadan belki de bana kızacaklar çıkacaktır.Kızacaklar kızsınlar.İşte hata da burada ya .Tahammülsüzlük iliklerimize kadar işlemiş.Bu alışkanlığımızı söküp atmak sanırım atomu parçalamaktan daha zordur.

            Şayet Müslimanım diyorsan okuyacaksın.Zira bu emir senin peygamberine Allah tarafından verilen ilk emirdir.İslam dini açısından okumanın ne denli önemli olduğu buradan da  anlaşılmıyor mu?

            Sevgili peygamberimiz Cenabı Allahın bu emir üzerine okumaya başlamış.Eğer sen hala okumuyorsan .Senin Müslümanlığından  şüphe etmek gerekir.İşin gerçeği, sen bu durumda ne Allahın emri olan farzı,ne de peygamberin yaptıklarını yani sünnetleri yerine getiriyorsun.O halde yeni tabirle çakma bir Müslümansın.

            Şayet herhangi bir özrü yoksa elifi görünce değnek diyenden gerçek bir Müslüman olur mu bilemiyorum?

            Her yıl hacca gitmek isteyenlerin miktarı katlanarak artıyor.Diyanet de bunu pompalıyor.Ama öte yandan hacı adaylarına, haccın yapılış tarzından başka bir şey öğretmiyor.

            Halbuki bu fırsatı rahatlıkla değerlendirebilir.Nasıl mı diyeceksiniz ?En basiti okuma yazma bilmeyenlerle,namazda okuduğu duaların ne anlama geldiğini bilmeyenlerin hacca gitmelerini engellemek suretiyle İslama en büyük hizmeti yapmış olmazlar mı? Ki yüce peygamberimiz, sahabelerine okuma yazma öğretmeleri kaydıyla, savaşırken nice sahabeyi şehit ettikleri halde elindeki esirleri salıvermedi mi?

            İşte o yüce peygamberimiz bu tarz uygulamalarıyla hamurdan,veya tahtadan kendi eliyle yaptığı şekillere tapanları ıslah edip bir devlet haline getirerek en büyük mucizesini göstermedi mi?

            Kuranın iki kapağı arasındaki Allah emirlerinin tamamını kapsadığını sanmadığım, islamı beş maddeye indirdikleri yetmiyormuş gibi utanmasalar Recep Şaban,Ramazan aylarını da iyi hal gösteren mahkumların önceden tahliye edilmesine benzeten zihniyet, neredeyse şimdilik kaydıyla islamiyeti üç aya daha sonra da kademeli olarak, ramazan ayı gibi bir aya indirecekler.Allahın yarattığı bütün günler bütün aylar kutsaldır.İslamiyet bizim gibi aylıkçı müslüman istemiyor.

            Birde camilerde okunan hutbelere bakın.Hep aynı teraneler Hep aynı hikayeler Bildim bileli her kurban önceki hutbede Hz İbrahim’in bıçağının kayayı kestiği halde Hz İsmail’i kesmediği anlatılır durulur.Bu olaya bir müslüman olarak bende inanıyorum. Ama bunu bir hutbe boyunca anlatılmasına karşıyım.Başka başka konulara değinerek bu devirde bile ilme karşı çıkan zihniyettekilerin aydın birer müslüman olmasını sağlayıcı konuşmalar yapmak daha faydalı olmaz mı?

            Ama işin gerçeği ilahiyat mezunlarından ziyade imam olarak lise muadili kişiler tercih ediliyor sanırsam.Acaba diyanet işleri başkanları da paraya aşık olan iş adamları gibi asgari ücretle çalışacak elemanlar mı arıyor?

            Din adamlarımızı ilahiyat fakültesi mezunları düzeyine getirdiğimizde, işte o zaman Türkiyenin bir çok meselesi kendiliğinden çözülür.Çünkü fakülte mezunlarının cami cemaatiyle oturup sohbet etmesi bile büyük kazanç sayılmaz mı?

Yalnız Bu din adamlarına, hiç bir tarikat ve siyasi parti için çalışmayıp tamamen milleti aydınlatmak için mesai  yapacağına dair parlamenterler gibi yemin ettirmek gerekir..Zaten kendini bilen bir din adamı ne bir tarikat ne bir parti için çalışır.

            Çünkü şu andaki din adamı kadrosu şahsen benim arzu ettiğim düzeyde değil.Belki okuyuculardan bazıları sen kim oluyorsun diyebilir.Ama her şeyden önce ben bir Müslimanım Ve de mensubu bulunduğum dinin ve  mensuplarının bilgi bakımından zirve yapmasını istemek de hakkım olmalı.

            İlim insanın ayağına gitmez ama Diyanet işleri başkanlığı,ve de ilahiyat mezunları bir süre için  fedakarlık yaparak bunun tersini yapmalı.Biz aynı ray üzerinde gidip gelen mahalli trenler gibi din adamıyla bir yere varamayacağımıza inanıyoruz.Ayrıca Burada özellikle üzerinde durduğum konu :Korkulacak olan şey pirincin içindeki siyah taş değil tehlikeli olan pirincin içindeki beyaz taşlardır.

İslamiyetin ilk zamanlarında,İslami bilgiler vermek üzere muhtelif yerlerde görevlendirilenlerin sorulan soruya bildiği kadarıyla cevap verilmesi sonucunda her bölgedeki alınan cevapların değişik olması sonucunda mezhepler doğmamış mı?

Bu günde aynı soruyu muhtelif yerleşim yerlerdeki din görevlilerine sorsanız inanın çok         enteresan cevaplar alacağınıza eminim.Mezhep doğacak demiyorum ama yanlış uygulamalar milleti huzursuz eder.

 Çünkü şu andaki kadroda görevli olanlardan ilmi bakımdan zayıf  olanlar mahalli trenlere benziyorlar.Yani bazıları resmen bir tren, raydan çıkamıyor.Aynı yoldan ilerliyor.O denli bilgisiz ki. Hala Emevi devrini yaşıyor.Bir türlü zamanımıza gelemedi.Sadece kendisinin gelememesi mesele değil. Cemaati de kendisiyle beraber aynı asırda tutmak için ne gerekiyorsa onu yapıyor.

            Şu hikayeye bakın Allah aşkına :Susuzluktan kavrulan bir köpek bir kuyunun yanında suya bakıyor ama suya uzanması imkansız.Bunu gören bir yolcu köpeğe su verecek yanında bir kap olmadığı için kuyudan ayakkabısıyla su çıkarıp köpeğe veriyor .Bundan dolayı o yolcu Cenabı hak tarafından cennetle mükafatlandırılıyor.Ya bu hikaye yanlış yahut da kıyamet yok.

            Cennet cehennem elbette var.Bir müslüman olarak bunu inkar edemeyiz.Ama benim anladığım kadarıyla kıyametten sonra faaliyet geçecekler.Önce kıyamet (ayağa kalkılacak) sonra herkes hesap verecek.Sonrada ilgili yerlere sevkıyat yapılacak.Ama arkadaşlar her zaman olduğu gibi Cenabı Allahın koymuş olduğu kaideleri bile işlerine geldiği gibi çaktırmadan kısa devre yapıveriyorlar.Allah onları ıslah etsin demekten başka bir şey diyemiyorum.Bakın işte yukarıda anlatılan hikayedeki adamı gözle kaş arasında Cennete koyuverdiler.

            Halbuki kendilerden fazla bir şey istenmiyor.Kılavuzumuz olan kuran ellerinde.Bu gün öyle ilahiyatçılar yetişti ki Emevi devrindekiler günümüzde olsalardı onlara ders verecek yetenekte olanlar var elhamdülillah üniversitelerimizde.Neden onlardan faydalanma yoluna gidilmiyor? Kar üzerinde tekerlekleri olanca hızıyla döndüğü halde bir santim ilerlemeyen taksi gibi kala kaldık bu hususta

            Bizim dinimizde çekememezlik var mı? Koca koca adamlar yani İslami konuda zirve yapmış olmalarına karşılık birbirini çekemeyip didişip dururlar.İnanın bu durum anlaşılır gibi değil.Allah aşkına yeter. Birlikte yarışan asil atların yarıştığı rakiplerini kolaçan ettiği gibi birbirinizi kolaçan etmeyi bırakıp da bu milletin gerçek islamı öğrenmesi için kılavuzluk edin.İnanın bizlere göre hepiniz huylusunuz soylusunuz fidan boylusunuz.Sizlerin her biri bizim için değer biçilemeyen kıymettesiniz.

            Allah aşkına namazın ‘’eğil eğil kalk,kabul eder halk’’ olduğu nerede yazıyor.Cenabı hak insanlara akıl vermiş,izan vermiş.Öncelikle namazda okuduğun duaların ne anlama geldiğini öğreneceksin.Yani ne yaparsan bilerek yapacaksın.

Buldan kazası kaymakamıyken Uşak ilimizin Eşme kazasını, ziyaret ettiğinde gördükleri karşısında her zaman ki gibi yine dilini tutamayıp irkilerek, hayretini gizleyemeyip almış kalemi eline ve şöyle demiş;şair Eşref;

                                               Kazara kaza olmuş Eşme kazası

                                                   Koyun gütmekten gelir encümen azası

                                                   Koyuna gazap ederse eğer Hûda'sı

                                                   Ona mesken olsun Eşme kazası

                                                   Eşme dedikleri iki dükkan, bir fırın

                                                   Peynir ekmek yiye yiye ne ağız kaldı ne burun.   

 

Bilmeden yapılan ibadette akıntıya kürek çekmeye benzer.  Eşref gibi apışıp kalırsınız.

            Yukarı ki satırlarda,yaratanın insanlara akıl ve izan verdiğinden bahsetmiştim.İzan deyince aklıma geldi.Birlikte misafirliğe giden iki arkadaştan biri oldukça kibar diğeri de aksine oldukça görgüsüzmüş.Gittikleri yerde,yemek hazırlayıp bunları sofraya davet etmişler.Yemeğe başlamışlar başlamaya ama kaba olan, edepten,erkandan uzak bir şekilde yemeklere saldırıyormuş.Kibar olan onun bu hareketlerinden oldukça rahatsız olmuş olacak ki bir ara ‘’İzan oğlum izan’’ demiş .Bu sözler üzerine görgüsüz olan kendi önündeki bir yana ev sahibinin önündekilere uzanmaya başlamış....

            Yani her müslümanın izan sahibi olması en büyük dileğimizdir.

Gözlerimizde, kulaklarımızda  din görevlilerimizde olacaktır.Çünkü doğduğumuzda kulağımıza ezan okuyan,son yolculuğumuzda da bizi yolcu edenlerden olup,arabamız hareket edinceye kadar  otogardan ayrılmayan, en vefalı dosttur onlar.

                                      HOŞÇA   KALIN

                                                                   FEVZİ   SAÇLI

 

YORUMLAR  (Toplam 1 yorum)

  • Misafir  (29.07.2012 04:57:39)

    Okuma özürlü olmasaydık başımıza bunca musibetler gelir miydi hiç? Bilime,dinimize saygılı olsaydık Ramazan orucunu Peygamber efendimizin sünnetine muhalif 70 dakika fazla bize kim tutturabilirdi?! Ne oldu da Ramazan ayı girince Sabah ezanları gecenin yarısında tam bir saat öne alındı?! Sabah namazının vaktini, orucun başlangıç zamanını bugünkü uzay çağında tesbit ve yorumlamayan bize gece oruç tutturan bir kurum var ortada!Tecdid, içtihat kapıları kapalı; ruhdan,öz cevherden uzak tamamen şekli bir ibadet anlayışından ve siyasete bulaşmış bir kurumdan başka ne kalmış günümüze?...

  • Yorum yazın!
     1250 karakter yazabilirsiniz

    Yazarın son yazıları

    Yazarın TÜM YAZILARI

    Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: