
Fevzi Saçlı
İsmail Bey, denize bir, bir buçuk kilometre uzakta olan kuzeyden gelen soğuk rüzgârları kesen engebeli bir yapıya sahip arazinin kuytu bir yerinde 1870 yılında Dörtyol tarafından gelen Karakahyalar ailesi ile Göksün tarafından gelen Avşarlar ve de Niğde tarafından gelen Yörükler tarafından kurulmuş olan Yumurtalık ilçemizin güzel bir köyü olan Gölova’sı köyünde öğretmenlik yapıyordu. Bu köyde ilkokul 1959 yılında kurulmuştu.
İsmail Bey beş sınıflı olan okulda tek başına görev yaptığı için oldukça yorulmasına karşın bu mesleği oldukça fazla sevdiği için bütün bu yorgunlukların hepsine severek katlanıyordu.
İsmail beyin köyüne yakın olan bu köy, İsmail beye kendi babasından kalan tarlalarını işleme imkânı da verdiği için ona oldukça avantaj sağlıyordu. Zira kendi çocukları da okuduğu için İsmail bey ekonomik bakımdan sıkıntıya düşmemişti. Onun için oldukça mutluydu. Tabii bu mutluluk onun öğretmenlik verimini de iyi yönde artırıyordu.
İsmail Bey bir gün beşinci sınıfta coğrafya dersi yapıyordu. Tüm boyutlarıyla Rusya’yı gösteren Asya haritasını kara tahtaya asarak Sovyetler birliğini anlatmaya başladı. İsmail Bey, tüm Rusya’nın coğrafi yapısını çocukların anlayabileceği bir dille bütün detaylarıyla anlattıktan sonra sıra Rusya’nın ekonomik durumuna gelince bir süre anlattıktan sonra kısadan ; “ İğneden ipliğe kadar aklınıza ne geliyorsa kendisi yaptığı için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.” Deyince talebelerden Hasan; “ Gerçekten hiç bir şeye ihtiyaçları yok mu öğretmenim?” diye sordu. Bu soru karşısında İsmail hocanın, Rusya’nın demokrasi yoksunu olduğu aklına gelince, öğrenciye dönüp; “ Haklısın elbette onlarında sanayi ürünleri dışında bazı şeylere ihtiyacı oluyor. Örneğin onların en çok ihtiyaç duydukları kalemlerin başında da hürriyet geliyor. İşte tek sahip olmadıkları şey hürriyettir” dedi.
Bunun üzerine soruyu soran öğrenci ; “ Peki öğretmenim ihtiyaçları olan hürriyet nedir ki? Deyince diğer tarafta oturan, köyde kahvecilik yapan esnafın oğlu; “Bilmeyn mi ulan?” Öğretmenin bahsettiği ; “Gazete oğlum, gazete. Bizim gayfeye her gün geliyor.” Deyince, İsmail hoca adeta eşekten düşmüşe döndü. Peki, bu hürriyet kavramını nasıl anlatacaktı? Çünkü ders de bitmişti.
Bu diyalog karşısında gerçekten de irkilmişti. Zil çaldığı için önümüzdeki derste hürriyetten bahsetmemiz gerekiyor demek ki diye, kendi kendine söylenerek dersten çıktı.
“Yıllar yılı eğitim bakımından ihmal edilmiş Anadolu insanın bu durumunu, onun kaderi saymış olanlar utansın diyordu.” Bu günde köylünün eğitim bakımından ihmalinin hala devam ettiğini gören İsmail hoca, Kendi kendine şu beyiti okuyordu.
Bülbül güle; “Gül.” dedi, Gül, gülmedi gitti.
Bülbül güle, Gül bülbüle yar olmadı gitti.
Köylerde çocuk ne öğrenecek? Ana ve de babada okumamış piyade olunca, çocuğun tek çıkar yolu kalıyor. O da askerlik. Trene gemiye uçağa binme fırsatını yakalıyor. Köyünden çıkma imkânı bulamayanların İstanbul Ankara ve İzmir gibi büyük şehirleri görmesi bile hayata bakışını değiştiriyor. İşte İsmail hoca tüm bunları kafasından geçirirken
Kalem feryat eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.
Diye okulun bahçesine çıktı.
HOŞÇA KALIN






























Fuat Bayramoğlu
LİDERİ YENMEK, GALİBİYETLERİN EN GÜZELİ
Fatma Marmara
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN
Mehmet İşgörücü
YÜZÜNCÜ YILDA BOLU’DA TİYATRO
Ayşe KUDU
BİLİNÇALTIMIZIN TRAFİK HALİ
Duygu Güler
HOŞGELDİN ATAM
Hikmet Baydar
DÖVİZDE SON DURUM..
Tahir Semih Özçelik
VİZYON VE İNOVASYON
Rahmi Tamer Özçelik
PİŞMANLIK
Genc-i Nihan
GLOBALLEŞEN DÜNYADA NORMALLEŞEN TERİM ‘FAİZ’
Ekrem Çetinkaya
YATA YATA
Fevzi Saçlı
ÇÖPE ATILMA KORKUSU SARDI BENİ
Kemal Bilsel Sarısözen
MAKULU GÖREMEYEN DÜŞÜNCENİN,NE ÖNÜNDEN, NE DE ARKASINDAN GİDİLİR
Mehmet Korkusuz
KORKUSUZ YORUM
Fatma Kubilay
TÜRKMENLER’İ YALNIZ BIRAKMAYALIM….
M. Cengiz Poyraz
MİRAP MI, SAHNE Mİ? CÜBBE Mİ, KOSTÜM MÜ ?
Ebru Eyvazoğlu
AK PARTİ, CEMAAT VE BİZ
Dr.Ahsen SAÇLI
ENERJİDE TOPLUMSAL MALİYET
Murat Çelik
Bolu’nun şovmen vekilleri!