• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

TEMEL HAKLIYDI

07.09.2013 00:29:29

   

            1960 yıllarda, Karabük demir çelik işletmeleri devletin elindeki en büyük ve de tek demir çelik fabrikasıydı. Henüz özelleştirilmediği gibi o devirde özelleştirmenin ne menem bir şey olduğunu bilen bile yoktu. Bunun yanında, o zamanlar sendikal faaliyetlerin olmadığı gibi yasalarımızda sendikal faaliyetlere izin vermiyordu. Sendikal faaliyetler için de  en küçük hazırlık bile yoktu. Tabii böyle bir ortamda elbette grev ve lokavttan da bahsedilemezdi.

            Aslında Karabük küçük bir köy olmasına karşılık demir çelik işletmelerinin oraya kurulmasıyla birlikte, özellikle Karadeniz bölgesinin, işsiz insanlarının hücumuna uğrayınca, köy kısa bir sürede milli takım gibi her yöreden gelen insanlarla şehir oluvermiş.

            İkinci dünya harbinden yeni çıkan devletlerde bizden iyi değillerdi. İşsizlik diz boyuydu. İş bulup ta bir işçi konutunda ikamet edenler, dünyada değil de cennette yaşıyor kabul ediliyordu.

            Ama tüm çalışanlar koşullar ne olursa olsun amatör bir zevkle çalışıyorlardı. Henüz sınai faaliyetler yeni yeni palazlanmaya başladığı için devletin elindeki en büyük imalathane konumundaki Karabük demir çelik fabrikasının çelik konstrüksiyon ve makine imalat atölyeleri iş taleplerinden nefes alamıyorlardı adeta.

            Çelik konstrüksiyon atölyesi genel müdürlük tarafından sipariş alınan işlerle cebelleşip duruyordu. Bu atölye, başlarında Yahya ustanın bulunduğu birbirinden değerli sanatkârlardan oluşuyordu.

            Burada çalışan elemanların mesleklerinde aşama kaydetmelerini sağlamak için Karabük’e bir de tekniker okulu açılmıştı. Birçoğu bu okula devam ediyordu. Okulu bitirenlerde oldu.

            İşte bir gün, elemanlar kendilerine verilen işleri bir an evvel bitirebilmek için canhıraş çalışırken dışardan gelen bir delikanlı, Yahya ustanın yanına gelerek Temel ile görüşmek istediğini söyledi. İzin alınca Temelin yanına gitti. Ona bir şeyler söyledi. Belki de delikanlı henüz sözünü bile bitirmemişti ki Temel birden telaşlandı. Koşa koşa Yahya ustanın yanına gitti. Onunla bir şeyler konuştuktan sonra teker teker tüm ustaları dolaştı. Atölyenin gürültüsünden Yahya usta ve diğer arkadaşlarıyla ne konuştuğu anlaşılmıyordu. Sonunda burnunu tutsan canı çıkacak bir halde atölyeden koşarak çıkıp uzaklaştı. Öğle paydosunda herkes birbirine soruyordu. Temel ne dedi diye. Sonunda anlaşıldı. Meğer Temelin hanımını doğum için hastaneye götürmüşler. Delikanlı onu haber vermeye gelmiş. Bunun üzerine Temelde başta Yahya usta olmak üzere tüm arkadaşlarından teker teker hastaneye gidebilmek için beş lira istemiş. Fakat kimsede beş lira çıkmayınca kızmış bir halde yaya hastanenin yolunu tutmuş Temel. Ama yolda onu biri arabasına alıp hastaneye götürmüş. Temel hastaneye vardığında doğum bitmiş. Temelin nur topu gibi bir oğlu olmuştu.

            Temel hemen muameleleri ikmal etme telaşına düştü. Bir taraftan oğlum oldu diye sevinirken bir taraftanda koridorları arşınlıyordu. Temel Öğleden sonraki mesai başlar başlamaz tüm muameleleri bitirmişti. Hemen doğumhaneden servise çıkarılan hanımının yanına koştu. Hanımının yanında refakatçi olarak bulunan kız kardeşine durumu izah ettikten sonra hanımıyla da vedalaşarak koşar adımlarla hastaneden çıktı. Demir çelik istikametine giden birine rica etti. Adam temelin bir dediğini iki etmeden onu arabasına alıp Demir çelik fabrikasının kapısına kadar getirdi. Temel para bulamamıştı ama yine de şanslıydı. Zira hastaneye giderken de şansı yaver gitmişti. Yine onu biri hastaneye götürmüştü.

O zamanlar memlekette taksi de yok denecek kadar azdı. İşte bundan dolayı buna şans denmez de ne denirdi.

Temel gerekli muameleleri ilgili yerlerde yaptırdıktan sonra hışımla muhasebeye girdi. Evraklarını verdi. Vezneye buyurun dendi. Evraklar birkaç masa dolaştıktan sonra vezneye geldi. Temele on lira çocuk parası vermişlerdi.

            Temel vezneden on lirayı kapar kapmaz kuş olup adeta uçarak çalıştığı atölyeye geldi. Herkes durmuş Temele bakıyordu. Temel başta Yahya usta olmak üzere, birlikte çalıştığı tüm personele hitaben ;      “ Ulan uşaklar bundan sonra size yalvaracağıma benim karıya yalvaracağım.” Diyerek öfkesini kustu sanki

                Not: Bu olay ayniyle vaki olmuş. Bunu rahmetli arkadaşım Nihat Yavuz anlatmıştı.

                                                                              HOŞÇA KALIN

                                                                                

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: