• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

HİÇ OLMAZSA YARDIMCILARI DEĞİŞTİR

28.12.2013 00:36:50

Mey biter saki kalır, Her renk solar haki kalır, Diploma insanın cehlini alsada; Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır... Dostluk, Bilim-İlim, Bilgi, Adalet, Cahillik

 

İnsanoğlu meydana getirdiği teknoloji ile dünyadaki tüm problemleri halletmiş gibi marstaki hava, su ve de canlı bir varlık olup olmadığıyla uğraşırken biz hala eğitimle ilgili meseleleri çözemediğimiz gibi çözüm konusunda her yıl bir bakan değiştirerek nasıl başarılı oluruz diye çırpınıp duruyoruz.

Daha doğrusu akşam evinin önüne aracını park etmiş adamın, gece sabaha kadar kar yağması dolayısıyla sabah işe gitmek için arabasına bindiğinde, arabasını yerinden kaldıramadığı gibi bizdeki milli eğitim teşkilatını da yerinden kaldırmak mümkün olmuyor.

Bu başarısızlığın nedeni, öğretmenlerden oluşan oyuncular değil, kanımca tüm hatanın antrenör pozisyonundaki milli eğitim bakanlığı koltuğunu işgal edenlerde olduğunu herkes fark ediyor. Ama bir zamanların dillerden düşürülmeyen iftirası gibi “ Ben orduyu yedek subaylarla bile yönetirim.” inadından başkası değil, başarısızlığın nedeni. Yani demek istediğim antrenör kursuna bile gitmemiş insanların, oyunu okuyamadıkları gibi aşırı derecede yardımcılarının etkisiyle verdiği taktik de maçın kaybedilmesine neden oluyor.

            Ben bunu söyleyip yazarken elbette sömürge devletlerden fersah fersah ilerdeyiz. Ama dünyadaki milletler daha doğmadan devletler hatta imparatorluklar kurmuş bir milletin eğitim durumu, sonradan peyda olan devletleri örnek almak yerine, onlara örnek olması gerekmez miydi? Bu günkü durumla, varsın siyasiler övünmelerine devam etsinler etmeye ama daha çok yol kat etmemizin gerektiğini herkes görüyor.

            Bu çağda okuryazar oranının yüksek olması da kıstas olarak bir anlam ifade etmemektir. Zira Bu bilim çağında bol bol okumak gerekir. Çünkü okuyan insan kötülük yapmaya vakit ayıramayacağından memlekette huzursuzluk ortadan kalkar. Kimse kimsenin cehaletinde faydalanarak karşısındakini bal arısı kovanına benzeterek sağamaz.

            Şahsi düşünceme göre tahsil karkası inşa edilmiş bir binaya yapılan sıvaya benzer. Zamanla küçük bir sarsıntıda binanın bir tarafından dökülen bir sıva, duvarı ören ustanın sanat değerini meydana çıkarır. Onun için karkas kısmı ören ustanın da duvarı örerken her koyduğu tuğla veya kerpici özenerek koyması gerekir ki ayıbı meydana çıkmasın. İşte bunun için karkas yapıyı ören ustalarında bilinçli olmasını sağlamak gerekmektedir. Karkas ustalarından kastımın aileler olduğu sanırım anlaşılmıştır. Aksi halde en basit tabiriyle saldım çayıra Mevlam kayıra demek olur.

            Tahsil yapmak, bir nehirde yüzerek karşıya çıkmaktan daha zordur. Zira akıntıya karşı yüzmeye benzer. Bir an kulaç atmayı bırakıverse hedefe yaklaşmak bir yana gerisin geriye gider. Yüzmeye başladığı yere doğru sürüklenir.

İşte bunun için okumayı sevmeyene dokuz hoca az gelse de, başarının yolu onlara da okumayı sevdirmekten geçer düşüncesindeyim.

            Zira bir yazarın dediği gibi ; “Okuma ihtiyacı barut gibidir bir kere tutuştu mu artık söndürmek müşküldür. Başka bir yazarda okumadan edindiğim biricik fayda, bilgisizliğimi gittikçe daha iyi görmek olmuştur.

Şayet insanımızı devrin icaplarına göre yetiştirecek olursak, bu durumda en önemli kazancımız, bizi temsil etmeleri için Ankara’ya gönderdiğimiz kişiler de, bizi iki yuvarlak sözle kandıramayacaklarının farkına vararak kendilerine verdiğimiz görevi başarılı bir öğrenci gibi yerine getirmek için çalışmak zorunda hisseder. Zira her zaman denetlendiğini pek ala bilir.

             Buraya kadar hep beklentilerimizi sayıp döktük. Birde realitemize dönelim. Buyurun gerçeğin ta kendisi olan durumu aksettiren bir fıkrayı okuyalım.

            Ev ödevi hazırlayan çocuk babasına sordu?
            -Afrika ne taraftadır baba?...                                                                                                                       

            Babası bilmiyorum demeyi kendisine yediremediği için biraz düşündü.
            -Fazla uzakta olmamalı, dedi. Çünkü bizim şirkette bir zenci var, her gün işe bisikletle gidip geliyor dedi.

            İşte bu gurur ve kibir değil mi bizi mahfeden? Adeta ukalalık paçamızdan akıyor. Seksen milyona merdiven dayamış bir nüfusa sahibiz. İmkân olsa mütevazılığı sözlüklerimizden çıkaracağız. Meyvesinin fazlalığından dalları neredeyse yerlere değecek kadar alçalmış bir meyve ağacı gibi bile olamadık gitti.

                                                                       HOŞÇA KALIN

 

 

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: