• resmi ilanlar
Fevzi Saçlı

BİR BUNAMIŞA

22.02.2014 00:23:49

 

                Sonbaharın güneşli bir Cuma günü Ankara’daki gökkuşağı mahallesindeki Talat paşa Camisinin önündeki banklarda dört arkadaş oturmuş namaz saatini beklerken sohbet ediyorduk. Yaşı sanırım sekseni mütecaviz bir adam benim omuzuma vurarak; “ İçinizde Osmanlıca bilen var mı?” diye sordu. Neden icabetti de bana böyle bir soru yönetti bu yaşlı adam anlayamadım. Kelimenin tam anlamıyla ; “ Bayram değil seyran değil. Eniştem beni niye öptü?” gibi bir hava oluşunca; “ Evet Aramızda Osmanlıca bilen kişi yok. Peki, sen neden böyle bir soru sordun. Yoksa Osmanlıca bir parçayı günümüz Türkçesine mi çevirteceksin.” Deyince, inanın kırk sene düşünsem aklıma gelmeyecek bir durumla karşılaştım. Yaşlı adam dilinin altındaki baklayı çıkarttı sonunda. Ve de; “ İşte böyle bu memlekete Latin alfabesini getirerek bizleri dinden uzaklaştırdılar.” Diyerek caminin içine girmek için yürüdü. Dur cevap vereyim de öğren dememe itibar etmeyip kendini caminin içine attı.

                Aman yarabbi biz ne günlere kalmışız. Elifi görse sopa sanan bu tipler yaptığı ibadetin anlamını bilmediği halde sofuluğu da kimseye kaptırmamaya çalışıyorlar. Ceviz ağacından farksız olduklarından ömürleri uzadıkça uzadığı gibi üstüne üstlük bir de gölgelerinde ot bitirmiyorlar.

                İşin gerçek yanını kısaca öğrenmekte fayda var. Arapça harflerle Türk dilini anlatılmasındaki güçlüğü gören Türk bilginleri bu konudaki düşüncelerini açık açık dillendirmeye başlamışlar. Bu çalışmalarda dikkati çeken hususlara gelince;

1-      Arapça harfleri kendi dilimize uyduralım diyenler.

2-      Bizim dilimize uygun olan Latin alfabesine geçelim diyenler

3-      Aynen devam edelim diyenler diye üç görüş çıkıyor ortaya

                Bu güne kadar Türkler on üç alfabe kullanmışlardır. Bunun nedeni; Dini ve Siyasi nedenlerdi. Arap harflerinden önce Uygur alfabesinde birçok eserler vermişlerdir. Hatta fatih sultan Mehmet zamanına kadarda Osmanlılarda Uygur alfabesine göre eserler verilmiştir.     

                Hatta Abdülhamit han bile cemiyet hayatında Latin harflerini, dini konularda da Arap harfleri geçerli olsun diye düşünüyormuş.

                Latin harfleri kullanılmasının tetikçiliğini yapan gerçekte Ruslardır. Sebebine gelince, Rusya coğrafyasında yaşayan Türklerin Anadolu’daki Türk devletiyle aynı yazı türünü kullanması Rusların midesini bulandırıyordu. Her iki tarafta Arap harfleriyle yazıp çiziyordu.

                İşte bunun için Rusya’da yaşayan Türkleri başka bir alfabeye geçirerek Kendi bünyesindeki Türklerin Anadolu Türkleriyle anlaşmalarını sağlayacak olan ana damarı kesmek gerekiyordu. Kendi Türkologlarını devreye soktu. Bu Türkologlar karıştırırken karıştırırken 26 Şubat 1926 yılında Bakü ilim sarayı sonunda Rusya coğrafyasındaki Türk devletlerindeki Türkologlar toplandı. 131 delege gelebilmişti. Tabii bu toplantıyı yakından takip eden Atatürk buraya Fuat köprülü ile Hüseyin zade Ali beyi göndermişti. Bu toplantı sonunda Latin harflerine geçiş kabul edildiği gibi 26 kişilik bu konunun uygulanmasını takip edecek birde komisyon kurulmuştu.

                Ruslar Kendi ülkesindeki Türklerle iletişimi kökten kesmek için can damarı olan alfabeyi değiştirirken büyük Atatürk’ün kontra yumruğunu hiç düşünmemişlerdi.

                1 Kasım 1928 de Atatürk Latin harflerine geçtiğimizi ilan edince Ruslar kroki duruma düşmüşlerdi. Kendi bünyesindeki bu çalışmaya birden son veremeyip zehirde olsa yuttular.

                Ama takvimler 1939 yılını gösterirken Ruslar bu seferde kendi coğrafyasında yaşayan Türkleri Kiril alfabesine geçirttiler. Hem de ne geçiş, her Türk devletinin kullanmak zorunda olduğu kiril alfabesinin beş altı harfi farklı olarak kullanmaya mahkûm ettiler adeta. Anadolu’yla irtibatı önlemekle kalmadılar bu kez Sahanın alfabesi başka Tuva’nınki daha başka yani Altay, Şor, Başkurt, Tatar, Çuvaş hepsinin alfabesinde farklar yaratarak birbiriyle de anlaşamaz duruma soktular.

                Günümüzde bağımsız devletler olunca teker teker Latin Alfabesine geçiyorlar. Yalnız Kazakistan ve Kırgızistan çok istemesine rağmen içindeki Rusların baskısıyla Latin alfabesine geçemediler.

                Ey elifi görse sopa sanan adam belki Osmanlıcayı bilmiyorum. Ama alfabe konusunda geçirilen evreleri biliyorum. Din alfabeye mi bağlı Allah aşkına? Koca Abdülhamit han bile cemiyet hayatında Latin harfi, dini konuda da Arap harfleri demişse, sen o kafayı değiştirsen daha iyi olur. Zaten böyle saçmaladığına göre anlaşılan bu dünyanın havası sana ağır gelmeye başlamış.

                                                                                              HOŞÇA KALIN

 

                                                                                                                             FEVZİ SAÇLI

İlk yorum yapan siz olun!
 1250 karakter yazabilirsiniz

Yazarın son yazıları

Yazarın TÜM YAZILARI

Tabaklar Mah. Cumhuriyet Cad. İnci İş Merkezi No: 32 / 32 Bolu   Tel:   Faks: